İnfitar 19
O gün hiç kimse, hiç kimse için (zerre miktarı) bir şey (şefaat/şahitlik) yapamaz! Ve o gün buyruk/emir/otorite yalnız Allah’ındır!
Kur’an’ın Kur’anca Anlam Okuyuşu
Arama sonucunda " Şefaat " kelimesi geçen 27 ayet meali bulundu.
O gün hiç kimse, hiç kimse için (zerre miktarı) bir şey (şefaat/şahitlik) yapamaz! Ve o gün buyruk/emir/otorite yalnız Allah’ındır!
Artık, iddia ettikleri şefaatçilerin şefaati onlara fayda vermez.
ALLAH’ın dilediği ve razı olduğu kişiler hakkında (Allah’ın ahirette) izni olmadan, göklerde nice melekler vardır ki; onların şefaatleri hiçbir işe yaramaz/fayda vermez.
Bazılarının O’ndan başka sığınıp yalvardıkları kimseler şefaate[1] (Allah’ın edeceği azabı savmaya) güç yetiremezler; ancak hakikatleri bilen[melek]ler (Allah’ın izniyle) şahitliğe / şefaate / yardıma / Allah’ın emri üzere öncülük edebilirler.[2] ______________________ [1] Şahitlik, şefaat, yardımcı olmak için öncülük etmeye. [2] Melekler dünyada gördükleri, şahitlik ettikleri olaylara kendi diledikleri gibi şefaat edemezler, bu konuda asla serbest değillerdir, … Devamını oku
YAKLAŞAN felâket gününe karşı onları uyar, korkut! O vakit, yürekler gırtlaklara dayanmıştır yutkunup dururlar! Zalimler için ne bir dost, ne de sözü dinlenir bir şefaatçi/şahit vardır!
De ki (onlara şöyle diyerek bilgilendir): “Bütün şefaat / şahitlik (şefaatçilere / şahitlik edecek başka aracılara ihtiyacı olmayan) Allah’ındır. Göklerin ve yeryüzünün egemenliği / mülkü / krallığı / yönetimi O’nundur. Sonra (ölümünüz sonrası ruhunuz bedeninizden çekilip alınarak) O’nun katına döndürülürsünüz.”
Yoksa Allah’tan başka (kulluk edip etraflarında toplandıkları) birtakım aracılar / şefaatçiler (kendilerini ateşten kurtaracak kişiler) mi edindiler? De ki: “Onlar hiçbir şeye sahip olamayan ve aklını kullanamayan varlıklar olsalar da mı?”
O’nun katında kendisine izin verdiği kimseden başkasının şefaati (dünyada iken her şeyi kaydeden meleklerin doğru ve yanlış işler için yaptıkları şahitliklerinden başka -dünyada iken- hiç kimsenin şahitliği) fayda vermez. Nihayet onların kalplerinden korku giderilince: (Aralarında birbirlerine); “Rabbiniz ne buyurdu?” derler. (Diğerleri ise); “Gerçeği!” derler. O; tek yüce olandır, tek büyük olandır!
ALLAH O’dur ki; gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunan her şeyi altı günde[1] / evrede yaratmış, sonra Arş’a istivâ etmiştir[2] (sistemini / imparatorluğunu / otoritesini / hakimiyetini yürütmek için en yüksekte kurmuştur). Sizin için (ahirette) O’ndan başka ne bir koruyucu / veli, ne de bir şefaatçi / yardımcı (o gün günâhlarınızı bağışlayabilecek aracılar) vardır. Öyleyse … Devamını oku
Allah’a koştukları ortaklardan, kendilerine şefaat (şahitlik) edenler de bulunmaz! Ve eski ortaklarını da inkâr eder/tanımazlar!
Artık bizim şefaatçilerimiz yoktur.
Kim Allah ile beraber başka bir ilâha[1] yalvarırsa (yerde ve gökte otorite olduğunu iddia eden birilerinden Allah’tan istenilmesi gereken bir şeyi ister ve o kişileri reddetmeyip tanırsa)[2] -kendisi hakkında hiçbir delili bulunmadığı hâlde- onun hesabı, Rabbinin yanındadır ancak. Dikkat edin; gerçeklerin üzerini örten / gizleyen[kâfir]ler kurtuluşa eremezler. ______________________ [1] İlâh olmadıkları hâlde ilâhlaştırılan rasûllere, ölmüşlere, … Devamını oku
Allah onların önlerinde ve arkalarında (önceden ve sonradan yaptıkları her) ne varsa bilir. (O ikrâm olunmuş melekler) Allah’ın razı olduğu kimseden başkasına aracılık / şahitlik / şefaat edemezler. (Onlar Allah’ın izniyle cennetlikleri en güzel yerlerde ağırlarlar). Onlar, O’nun korkusundan saygıyla titrerler.
O gün şefaat fayda vermez (hiç kimse bir başkasına yardıma / şefaate malik değildir), Rahman’ın kendisine ahit / söz / izin verdiği (melekler) ve sözünden[1] razı oldukları hariç! ______________________ [1] Kulluğundan, akidesinden, inancından, temiz yaşam biçiminden, verdiği sözlerde duruşundan razı olduğu kullara, ufak tefek hatalarını affedip görmezlikten gelme konusunda ancak şefaat fayda verir (şefaatim / … Devamını oku
Rahman’ın katında bir ahit edinen (Allah’tan söz alan/Allah’ın izin verdiği) kimseden/meleklerden başkası şefaate/yardım etmeye malik olamaz/güç yetiremezler.[1] ______________________ [1] Dünyada iken Allah’ın lütfuna/şefaatine nail olanları aynı şekilde ahirette de yalnız bırakmayarak yine melekleri aracılığıyla en güzel yerlerde ağırlamak için görevlendirdiği meleklerden başkası şefaat edemezler/Allah’ın izniyle meleklerden bir başkası o güzel yerlerde ağırlayamazlar. Onlar yine de … Devamını oku
Şüphesiz ben; benim Rabbim ve sizin de Rabbiniz olan Allah’a güvenip dayandım. Hiçbir canlı yoktur ki, Allah ona güç yetiremesin. Şüphesiz benim Rabbim, dosdoğru bir yol üzeredir.[1] _____________________ [1] O’nun Kur’an’da beyan ettiği hüküm ve yalnız kendisine ait olan tasarruf hakkı (örneğin şefaat gibi) tamamen doğru, adalete uygun olması, zulüm, hata ve yanlışlıktan uzak bulunması … Devamını oku
Allah’ı bırakıp kendilerine zarar vermeyen ve faydası olmayan şeylere kulluk ediyorlar. “Bunlar, Allah katında şefaatçilerimizdir” diyorlar. De ki: “Siz Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şeyi mi haber veriyorsunuz?” O yüce ve onların ortak koştuklarından çok uzaktır!
GERÇEK ŞU Kİ sizin Rabbiniz (tek / yegâne yöneticiniz yalnız) Allah’tır, O ki; gökleri ve yeryüzünü altı günde/evrede yarattı. Sonra Arş dahil tüm kâinata sistemini kurdu/kanunlarını koydu.[1] İşleri yönlendirip idare eder / yerli yerince çekip çevirir / yönetir. O’nun izni olmadan (o gün) hiçbir kimse şefaat edemez / cehenneme attığımı oradan alıp cennete koymaya güç … Devamını oku
Onlar, onun (uyarılarımızın) sonucunu mu bekliyorlar? Onun sonucu geldiği gün (yürekler ağıza gelir ve) daha önce onu unutmuş olanlar derler ki: “Doğrusu, Rabbimizin elçileri gerçeği getirmişlerdi. Şimdi bizim şefaatçilerimiz var mı ki, bize şefaat etsinler. Veya tekrar döndürülmemiz mümkün mü ki, yaptıklarımızdan başka şeyler yapalım?” Onlar kendilerini zarara uğratmışlardır. Uydurmuş oldukları şeyler kendilerinden sapıp kaybolmuştur.
Ant olsun (denilecek) ki; sizi ilk kez yarattığımız gibi yapayalnız / teker teker / birer birer Bize geldiniz! Size izin verdiğimiz şeyleri arkanızda bırakıp terkettiniz! Aracılarınızı / edindiğiniz (dünyada iken ahiret hayatında sizin cehennemden kurtaracak) şefaatçilerinizi sizinle beraber görmüyoruz; içinizden (Allah ile) ortaklar olduğunu zannettiğiniz / ileri sürdüğünüz ortaklarınızı?! Ant olsun aranızdaki bağlar kesilmiştir. (Aracılar … Devamını oku
Dinlerini bir oyun ve eğlence edinen; dünya hayatında aldanan / dünya hayatının aldattığı kimseleri kendi hâline bırak! Sen bununla (Kur’an ile) şöyle hatırlat: Bir kişi kazandığı şeylerin eline teslim edilmeyegörsün; onun Allah’tan başka ne bir dostu, ne de bir şefaatçisi / yardım edeni vardır?! Her türlü fidyeyi verse de ondan kabul edilmez! İşte onlar kazandıkları … Devamını oku
ONUNLA (Kur’an ile) uyar; Rablerinin huzuruna toplanacaklarından korkan kimseleri ki, onların O’ndan / tek Allah’tan başka dostları / evliyâsı ve (ahirette ne melek, ne rasûl, ne de Allah’a aracı / yakın / dost olarak iddia ettikleri evliyâdan saydıkları) şefaatçileri / yardımcıları yoktur. Belki korunup sakınırlar.
Kim (dünyada) güzel bir (işe / işte) şefaat / aracılık ederse ona o işin sevabından bir pay vardır. Kim de (dünyada) kötü bir (işte / işe) aracılık / şefaat ederse ona da o kötülükten bir pay vardır. Allah’ın her şeye gücü yeter.
ALLAH kendisinden başka hiçbir İlah olmayandır. Diridir, kayyumdur. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki herşey, yerdeki herşey O’nundur. İzni olmaksızın, O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri (gözlerinin önünde olanı) ve arkalarındakileri (arkalarında olanı da) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri … Devamını oku
EY İMAN EDENLER! Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden, Allah’ın tavsiye ettiği şekilde harcayın. İnkâr edenler ise zalimlerin ta kendileridir.
Hiçbir kimsenin diğerine bir yararının olmayacağı, hiçbirinden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin fayda etmeyeceği ve hiç kimseye yardım edilmeyeceği bir günü(n gelip çatacağını) aklınızdan çıkarmayın.
Öyle bir günden sakının ki; (hiçbir) kimse başka bir kimse adına bir şey ödeyemez. Hiçbir kimseden, herhangi bir şefaat / aracılık / kayırma da kabul edilmez; o kimseden bir fidye/bir bedel de alınmaz ve onlara yardım da edilmez.