EY NEBİ! Biz, bedel ödeyip geçim yüklerini / sorumluluklarını üstlenip (ezvâceke; ehlin / ailen arasına katarak) sana eşlik etmeleri / yoldaşlık yapmaları için[1] şu kişilere de seninle birlikte (savaş ya da barışta) hicret / seyahat etme izni verdik: (Savaşmadan birilerini vesile kılarak) Allah’ın sana fey[2] / hediye olarak verdiğinden egemenliğin[3] altında olanı; seninle beraber hicret etmiş olmaları şartıyla amca kızlarını, halalarının kızlarını, dayı kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve bir de -nikâhlamak[4] / kendini sana hibe etmek isteyenin geçim sorumluluğunu almak istersen -diğer müminlere değil- sadece sana mahsus / senin hizmetinde olmak üzere izin verdik. Müminlerin eşleri ve egemenlikleri altındaki esirlerle ilgili hangi hükümleri koyduğumuzu elbette biliyoruz. Bütün bunlar, sana herhangi bir güçlük / zorluk olmaması içindir. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.
_____________________
[1] Arkadaş yapmak. (Bkz. 44/Duhan 54: وَزَوَّجْنَاهُمْ ~ ve zevvecnahum ~ Eşleştirdik, arkadaş / yoldaş kıldık). Çok detay bilgi aşağıda 4. Nolu dipnot’ta verilecektir.
[2] Fey, savaşmadan elde edilen şeylere (Bkz. Haşr 59/7); ganimet ise savaş sonucu elde edilenlere denir. Bkz. Enfal 8/41 Savaş esirleri ganimete dahildir.
[3] وَمَا ~ ve ma ~ ve
مَلَكَتْ ~ meleket ~ bulunanları
يَمِينُكَ ~ yeminuke ~ elinde / egemenliğin altında
[4] Nikâhlamak. (Bkz. 33/Ahzab 37: زَوَّجْنَاكَهَا ~ zevvecnakeha ~ Biz nikâhladık).
Tarihte En Eski Kaynak: ~ [ Mukaddimetü’l-Edeb (1300 yılından önce) : nikāḥ ḳılıştılar, çiftleştiler ]
Çalışmada Türk dilinin Harezm Türkçesi döneminde Zemahşerî’nin XII. yüzyılda yazdığı Mukaddimetü’l-Edeb eseri ele alınmıştır. Sözlüğün en önemli ve mühim tarafı, onun kelime hazinesidir. Şöyle ki Mukaddimetü’l-Edeb, Orta Türkçe döneminde Dȋvȃnü Lugȃti’t-Türk’ten sonra en zengin kelime dağarcığına sahiptir.
Kelime Kökeni: ~ Arapça nkḥ kökünden gelen nikāḥ نكاح “evlenme işlemi, nikâh” sözcüğünden alıntıdır. Arapça sözcük Orta Farsça (Pehlevice veya Partça) nikāh “1. bakma, 2. birine bakma, gözetme, bakımını üstlenme” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Avesta (Zend) dilinde yazılı örneği bulunmayan *ni-kāsa “bakma, bakım” sözcüğü ile eş kökenlidir. Avestaca sözcük Avesta (Zend) dilinde kas- “görmek, farketmek” fiilinden ni+ önekiyle türetilmiştir.
Ek Bilgi: ~ Ha ح ile yazılan Arapça sözcük İslâm öncesi dönemde Farsçadan alınmıştır. Karş Farsça nigāh (bakma, bakış), nigehban.
GELİN BİR DE TÜRKİYE DİYANET VAKFI ANSİKLOPEDİSİNDE NASIL AÇIKLANMIŞ ONA BAKALIM
Müellif: FAHRETTİN ATAR’ın Ansiklopedi için hazırladığı yazının en baş paragrafı, gerisini alıntılamaya gerek bil duymadım;
~ Sözlükte; “Birleştirme, bir araya getirme; evlenme, evlilik; cinsel ilişki” gibi anlamlara gelen nikâh kelimesi fıkıh terminolojisinde, şer‘an aranan şartlar çerçevesinde aralarında evlenme engeli bulunmayan bir erkekle bir kadının hayatlarını geçici olmaksızın birleştirmelerini sağlayan akdi ve bu yolla eşler arasında meydana gelen evlilik ilişkisini ifade eder. Arapça’da zevâc kökünden türeyen kelimeler de “evlenmek, evlendirmek, evlilik, evliliğin taraflarını oluşturan eşler” mânalarında yaygın biçimde kullanılır (Kur’ân-ı Kerîm ve Hadislerdeki örnekleri için bk. M. F. Abdülbâkī, el-Muʿcem, “zvc” md.; Wensinck, el-Muʿcem, “zvc” md.).
Nikâh kelimesine verdikleri sözlük anlamı dikkatinizi çekmiştir eminim: “Birleştirme, bir araya getirme; evlenme, evlilik; cinsel ilişki”.
Nereye odaklanılmış: Cinsel ilişkiye… Yazıklar olsun diyorum da başka bir şey demiyorum?! Bu ifadeyi Deist, Ateist, Agnostik kâfirlerin, Nebi Muhammed as. ile ilgili onca kadınla evliliğini; cinsel anlamda normal erkek gücünden 25-30 kat fazla olduğunu iddia ederler. İşte nikâh kelimesine bu vb. anlamlar verildiğinden dolayıdır?! Oysa: Ben de sizin gibi bir beşerim / insanım, der Kur’an’da Muhammed Nebi as. Sizden tek bir farkım var, o da Allah’tan vahiy alıyor olmam, bu kadar. İşte kafirlere bu fırsatı veren maalesef geleneksel anlayış sistemi. Hayır yani Nikâh; evlilik akdi, sözleşmesi deseniz ne olur yani?! İllâ bu kelimeyi kullanmak zorunda mısınız?!
Biz ise Muhammed as.’ın TEK EŞLİ olduğunu savunuyoruz. Tarihi Kaynaklara baktığımızda 25 yaşında iken 40 yaşında dul kalmış olan Hatice Validemizle evlilik yapmış. Yine kaynaklara göre Hatice validemiz, Nübüvvetin dokuz ila onuncu yılında, yani Muhammed as.’ın Mekke’den Medine’ye hicretinden yaklaşık 3 yıl önce, 619 yılında öldüğü kayıtlıdır. Validemiz vefat ettiğinde yaklaşık 64 yaşındaydı. Muhammed Nebi as.’da bu durumda 49-50 yaşında olduğu ortaya çıkıyor. 5-6 yıl Bekâr yaşıyor. Onunla evlenmek isteyen onca Hatun var iken, o kendisine talip olan hanımla evlenmiyor. İkinci eş olarak ta Ayşe validemizle yuvasını kuruyor, bu kadar… Ömrü hayatında iki eşi olmuştur.
Peki Kur’an’da Z-V-C kelimeleri nasıl geçer?!
ZEVVECE, ZEVVECNÂ, YÜZEVVİCÜ, ZEVC, EZVÂC.
Z-V-C Kökünden kelimeler Kur’an’da 81 yerde geçmekte. Tabi biz hepsini burada veremeyiz, ancak belli başlı şu anlamlara geldiğini dile getirerek yetinelim:
1. Anlam: Nikâhlamak ~ (Bkz. 33/Ahzab 37: زَوَّجْنَاكَهَا ~ zevvecnakeha ~ Biz nikâhladık)
2. Anlam: Arkadaş yapmak ~ (Bkz. 44/Duhan 54: وَزَوَّجْنَاهُمْ ~ ve zevvecnahum ~ Eşleştirdik, arkadaş / yoldaş kıldık). Bu ayette ve Tur 52/20‘deki zevvece fiili, müminlerin cennette alacağı ödüllerin bir tanesini ifâde etmektedir. Bu eşleştirme, cinsellik anlamında çiftleşme değildir. Hurilerin de cinsiyeti üzerinde durulmaz; zira onlar melektir. Bu ödülde cinsiyet üzerinde de durulmaz; çünkü hurileri “kadın” kabul etmek, cenneti kazanan kadınların bu anlamda ödülsüz bırakılmasını kabul etmek demektir. Ayette sözü edilen “hüm – onlar” zamiri kadın-erkek bütün cennetlikleri kapsamakadır. Nisa 4/69 ‘da sözü edilen; “Nebiler, sıddîklar, hakka şahitlik edenler ve sälihlerle beraber olmak”, aslında ayetin sonundaki rafîk kelimesinin de işâretiyle “arkadaş” olmak demektir. Ahirete yaşanacak çiftleştirme bu şekilde anlaşılırsa mesele daha rahat kavranmış olur.
ve izâ ~ ve zaman ~ وَإِذَا
n-nufusu ~ nefisler / canlar ~ النُّفُوسُ
zuvvicet ~ eşleştirildiğinde / çiftleştirildiği ~ زُوِّجَتْ
~ “Nefisler / canlar eşleştirildiğinde /çiftleştirildiğinde” şeklindeki Tekvir 81/7‘deki züvvicet fiili de “eşleştirmek” anlamına gelmektedir. Bu durumda ayetin anlamı; “Ruhlar (bedenlerle) birlestirildiğinde” veya “insanlar inanç bakımından gruplara ayrıldığında” ya da “ruhlar ödüllerle buluşturulduğunda” şeklini alır. Zeten burada anlatılan husus, kıyämet sonrası yaşanacaklarla ilgilidir. Bu bağlamda Kur’an’da ezvâc şeklinde çoğul olarak kelimeler de müminlere verilecek “cennet eşleri” anlamına gelir.
3. Anlam: İKİZ ~ Bkz. 42/Şura 49: لِلّٰهِ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ يَخْلُقُ مَا يَشَٓاءُۜ يَهَبُ لِمَنْ يَشَٓاءُ اِنَاثًا وَيَهَبُ لِمَنْ يَشَٓاءُ الذُّكُورَۙ ~ GÖKLER ve yeryüzünün imparatorluğu Allah’a aittir. Dilediğini yaratır; dilediği kimseye kız çocuklar, dilediği kimseye de erkek çocuklar bağışlar. Bkz. 42/Şura 50: اَوْ يُزَوِّجُهُمْ ذُكْرَانًا وَاِنَاثًاۚ وَيَجْعَلُ مَنْ يَشَٓاءُ عَق۪يمًاۜ اِنَّهُ عَل۪يمٌ قَد۪يرٌ ~ Ya da onları; erkekler ve kızlar olarak çift yaratır. Dilediğini de kısır kılar. Şüphesiz O; bilendir, gücü yetendir.
Buradaki yüzevvicü fili “ikiz vermek, çift vermek’ veya ayrı ayrı olarak “hem erkek çocuk, hem de kız çocuk vermek anlamındadır.
4. Anlam: EŞ ~ Bkz. 4/Nisa 12: وَلَكُمْ نِصْفُ مَا تَرَكَ اَزْوَاجُكُمْ اِنْ لَمْ يَكُنْ لَهُنَّ وَلَدٌۚ ~ “(EY MÜMİNLER) eğer çocukları yoksa hanımlarınızın (yapacakları vasiyyetten ve borçtan sonra) geriye bıraktıklarının yarısı sizindir.” Bu ayette geçen ezvâc kelimesi “eşler” anlamına gelmektedir.
5. Anlam: ÇİFT ~