İçlerinden sana kulak veren kimseler var; zekâlarını işletmiyorlar, anlamak istemiyorlar, duymak istemiyorlar.[1] Onlar her türlü mucizeyi görseler yine de ona inanmak istemiyorlar. Hatta sana geldikleri zaman seninle tartışırlar. İnkârcı kimseler derler ki: “Bu ancak öncekilerin masallarıdır / yaşanmış hayat hikâyeleridir.”
______________________
[1] Bu ayet üzerine, açmış olduğum Twitter Sohbet Odamda bir kardeşimizle istişâre ediyor, konuşuyorduk. Orada bu ayet ile ilgili anlayışımı dile getirdim, sonra aklıma geldi bu ayetin altına dipnot olarak oradaki tespitlerimi buraya da koyayım başkaları da istifâde etsin istedim.
Bilindiği üzere pek çok Meal Sahibi bu ayetlere: “Kalpleri var, Bizim ayetlerimizi / sözlerimizi anlamamaları için kalplerinin üzerine mühür vurduk, kulaklarına ağırlık koyduk” anlamı vermişlerdir.
Dikkat edilirse Allah bizzat burada fail; yani kişilerin kalbine mühür vuran, kulaklarına ağırlık koyandır, diye çeviri / meal yapılırsa o zaman bir ateist, deist, agnostik kimselerin eline bahane vermiş olursunuz. Allah neden bir kulunun kalbini mühürlesin, kulağına ayetlerini işitmesine ağırlık koysun: Ki kullarının hepsi kendisini anlasın ve cennetine girsin isterken?! Allah’ın şu ayetini nereye koyacaksınız: “O kulları için inkâra / küfre razı olmaz!” (Zümer 7) Bu durum aynen şeytan ile ilgili bir ayeti: Allah’a sen beni azdırdın, gibi anlamlandırdıkları gibi?! Allah niye şeytanı azdırsın?! Ne şeytanı ve ne de bir kulu Allah asla azdırmaz?! Şeytan da kullar da kendileri azgınlık göstermiş ve Allah’a asi olmuşlardır, dolayısıyla kâfirlerdendir.
O açıdan biz bu Ayeti yukarıdaki gibi verdik, en doğrusunu Allah bilir.