KUR’AN’A NEDEN İHTİYACIMIZ VAR?!
(Bu Sunuş Yazımız Kitap Baskısından Alıntılanmıştır)
Çeviride/Mealde İzlenen Metod
Yıllardır birlikte MEAL ÇALIŞMALARI yaptığımız yaklaşık 50-60 kişilik üst düzeyde bir Ekibimiz var. Ankara, İzmir, İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşayan ve zaman zaman biraraya geldiğimiz her biri 23 Ana Bilim Dalında Uzman kıymetli insanlar! İlâhiyatçı, Mühendis, Matematikçi, Tıp Doktoru, Asker / Güvenlik Uzmanı, Fizikçi, Uzay Bilimci, Antropolog, Teknoloji Mühendisi ve diğer Bilim Dalları GİRİŞ Başlığında: 23 Ana Bilim Dalı konusunda detay bilgi verilmiştir, okumanızı öneririm.
Ekip’ten; Arap Dili ve Grameri Uzmanı bir Arkadaşımızın öncülüğünde: İkibinin üzerinde (aşağıda dosya ve içeriği hakkında resimler konulmuştur) A4 Ebadında bir çalışma ortaya çıktı. Sonra “Cümle Meali” hâline getirildi. Daha sonra Çeviri, kelime kelime kontrol edilerek ve Uzman Kardeşlerimize kontrol ettirilerek Orijinal Metin ile karşılaştırıldı. Anlam olarak, ilk Sureden son Sureye kadar, Surelerde geçen ayetlerin birbiriyle çelişki arzetmemesi gerekiyordu?!
Dolayısıyla Kur’an-ı Kerim Mealimizin Hazırlık Aşamasında;
a) Siyâk (öncesinde gelen ayetler), Sibak (sonrasında gelecek ayetler) dikkate alınarak Kur’an’ın Genel Bütünlüğünde ‘Bağlantılı Ayetler’ parantezlerle göz önünde tutulup ilişkilendirilerek,
b) Rasûller tarafından uygulama metotlarına,
c) Bir başka usûl gereği; Akıl, Bilim ve Kâinat Ayetleri ile çelişmezliğine özen gösterilerek; “Size ve dünya insanlığına” hizmet olsun diye tasarlanıp hazırlanmıştır.
Problemlere Çözüm Önerisi
İkinci Dünya Savaşında yaklaşık 50 milyon kişi birbirini boğazlamıştır. Unutmak mümkün değil. Süregelen ‘savaşlar ve problemler’ dikkatimi çekiyor, çözüm arıyordum. Araştırmalarım sonunda; Ömer ra.’ın vefatından bugüne kadar, Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinin yanlış anlaşıldığını, yanlış anlatıldığını ve yanlış tatbik edildiğini keşfettim. Gerçekte Allah; ‘İnsana ne anlatıyordu’ bunu öğrenmek için, içimde büyük bir istek duydum. Bu araştırmalarım tam 30 yıl sürdü (1979-2009). Nihayet yayına hazırladığım bu eserin; okunması, anlatılması ve tatbik edilmesi sonucunda; dünyadaki tüm problemlerin minumum masrafla çözülebileceğini herkesle paylaşmak istedim. Dünya dillerine çevirisinin yapılması ve 2010 yılı itibariyle nüfus olarak yaklaşık 7 Milyarı bulan dünya insanına bir vesile ile ulaşması / ulaştırılması arzusu içerisindeyim. Çalışanlarına, yakınlarına, dostlarına ve sevdiklerine armağan ederek; iş adamları ve iş kadınlarımız bu projeye destek verebilirler.
İlk Meal ve Tefsir Rasûlullah (as) Tarafından Yapıldı
Kur’an’ın bugünkü manâlandırması 14 asırlık bir süreç takip etmiştir. Hicri birinci asırdan bugüne kadar her asırda tefsirler yapılmıştır. Hicri birinci asır müfessirleri, Rasûlullah’ın Tatbikatları (Sünnet’i) istikâmetinde kelimelere manâ vermişlerdir. Bugünkü Kur’an Mealleri de Rasûlullah’ın Kur’an’ı uygulama biçimi olan Sünnetine dayanmıştır. Bu durumda şöyle denebilir: İlk meal ve tefsir Rasûlullah tarafından yapılmıştır. Rasûlullah’a dayanmayan meal ve tefsirlere itibar edilmez. Örnek: “Ya eyyühel müddessir, kum fe enzir” (Müddessir: 1-2) bu cümlenin manâsı ve uygulamaları Rasûlullah’ın yaşadığı dönemde oluşmuştur. Sıra ile nesilden nesile geçerek bugüne gelmiştir.
Kur’an Arapça Metindir
Zihnin en büyük zorluğu çelişkiler içinde bocalamasıdır. Çelişkiler içinde bocalayan zihin çelişkili kararlar verecek, çelişkili davranışlar ortaya çıkaracaktır. Bu nedenle zihne, asıl yol göstermesi gereken bir kitap olması gerekir. Bu yol gösterici, rehber; ancak ve ancak içerisinde çelişki bulunmayan bir kitap olabilir. İçerisinde çelişki bulunmayan kitap hangisidir? Araştırmacılar yeryüzünde mevcut bütün kitapları inceleyerek, içinde çelişki bulunmayan bir kitap bulmaya çalışsınlar. Yaptığımız araştırmaların sonucunda içinde çelişki bulunmayan bir tek kitap bulabildik. Bu kitap ise “Orijinal Arapça Kur’an” ismindeki kitaptır. Kur’an çevirileri / mealleri akla ve bilimsel kanunlara aykırı değilse ve içinde çelişki yoksa istifade edilecek kitaplardır. Ve inancımız odur ki, çeviri-lerde de çelişki olmamalıdır. Çelişkili bir çeviri, insanların zihnini olumsuz yönde etkiler.
Neden Meal Değil de Çeviri ya da Hangi Meal Doğru
Tefsir ilmi gibi Meal de başlı başına bir ilimdir, uzmanlık ister. Ve benim için Mealcilik ‘otuz yıllık’ meslek haline gelmiştir. İnsanlar soruyor; onlarca meal var, hepsi birbirinden neden farklı ve hangisi doğru? Bu durum; meal sahiplerinin Türk diline hâkimiyeti, kelime zenginliği veya fakirliği ile ilgili bir şeydir diye düşünüyorum. Burada aslolan; insanların konuşma, yazma, anlama diline hitabedebilmek ve çevirinin / mealin dilini halkın genel kültürüne (anlayış seviyesine) hitap edebilir duruma getirebilmektir. Onun için ‘bu çeviri’ doğru ‘diğer mealler’ yanlıştır görüşüne katılmıyorum. Kişi hangi Meal kendisine hitabediyorsa onu okumalıdır. Önemli olan kişinin Meallerde kullanılan dili anlıyor olmasıdır. “Kur’an tercüme edilemez” diyenler; insanlar bir kişinin tercümesine kapılmasınlar diye bunu söylemiş olabilirler. Ama okuyucu bilirse ki: Çeviri demek yüzde yüz doğru demek değildir, sorun olmaz. “Mealler eksiktir / yanlıştır” iddiasının sakıncaları Çevirilere ‘Meal’ deme anlayışını getirmiştir. İnsan, Allah’ın hitabından dünyadaki imkânlar ölçüsünde ve kendi gücünü kullanarak azâmi derecede istifade etmeye ve anlamaya çalışır. Kur’an-ı Kerim’in geldiği zamanda da insanlar bu çerçevede anlayabiliyordu. Bazı alimler Çeviri kelimesiyle Allah’ın hitabının yüzde yüz anlaşılmasını düşünmüşler, ancak; insan imkânları buna elverişli olmadığı için, Çeviri yerine Meal demişlerdir. Bana göre Çeviri de insanın imkânı kadar anlayabildiği şeylerdir. Çeviriyi böyle tanımlarsak Çeviri veya Meal denmesinde herhangi bir sakınca yoktur. Onların Meal diye kasdettiği şeye ben de Çeviri diyorum. Dolayısıyla bu Çeviri aynı zamanda bir Meal’dir. Allah’ın hitabından dünyadaki imkânlar ve gücümüzün yettiği kadar anladığımız şeylerdir.
Kur’an ve Çevirilerini Her İnsan Anlar
Herkes Kur’an’ı, Rasûlullah’ın anladığı gibi anlamaya çalışmak için gücü nispetinde gayret gösterirse iyi olur. Muhammed (as) Kur’an’ı anlamaya ne zaman başladı, bu sırada nasıl bir durumda bulunuyordu. Çevre şartları neydi? Kur’an’ı birden bire mi anladı, uzun bir süreç içerisinde mi anladı? Dilleri Arapça olan bazı kişiler, niçin Muhammed’e karşı çıktılar. Kur’an’ı anladıkları için mi karşı çıktılar, anlamadıkları için mi? Kur’an’ı herkes anlar. Ancak herkes iman etmez. Her iman eden de gereklerini titizlikle yerine getirmez. Titizlikle yerine getiren olur, getirmeyen olur. Kur’an “Ağrı dağının zirvesine çık” diye yazmış olsa, bu sözü Arap rahatlıkla anlar, Arap olmayan da çevirisini rahatlıkla anlar. Lâkin Ağrı dağına çıkılabileceğine kim inanır / iman eder, kim iman etmez / inanmaz?! Bu belli olmaz. Kim çıkmaya çalışır, kim çalışmaz bu belli olmaz. Kur’an’ı zekâ düzeyi en alt seviyede olan bir insan dahi anlar. Çeviriden de olsa anlar. Çevirilere Kur’an denilemez; lâkin Çevirilerden de Kur’an anlaşılabilir. Allah böyle bir kanun koymasaydı: Dilleri Arapça olmayan Uluslara haksızlık olurdu, çünkü onlar da Bu Kur’an’dan hesaba çekilecekler. Kur’an bilindiği üzere bu konuda bize bilgi vermektedir.
Kur’an Mealinden Kur’an anlaşılmaz, yalnızca Arapça bilenler anlar diyenler yanılarak büyük hata etmişlerdir?!
Ben de bunların tam aksine: Bir Kur’an Mealinden bile Kur’an’ı Rabbinin kendisine öğretmesi ve göstermesi ile (bunu da Müzzemmil Suresi’nde öğretmiş ve göstermiştir) yani nasıl okunup anlaşılabileceği yönünde demek istiyorum. Allah’a iman edip, Kur’an’ı Müzzemmil ilk 9 ayetine göre, şimdiye kadar DİN adına öğrendiği / edindiği tüm bilgileri bir kenara bırakarak okuyup anlamaya çalışan herkese Allah kolaylık gösterecektir, anlamalarına ve yollarını bulmalarına yardım edecektir, çünkü vaadi var (29/69).
Daha da ileri gidenler de yok değildir: Bütün Mealler şirktir, diyerek aslında Arapça ve Gramerini bildiklerinden dolayı en doğru anlamı ben verir, yalnızca ben anlarım / bilirim diyerek kendilerini Allah’a şirk koşmuşlardır ve Allah’ın EVRENSEL YASASINI / SÜNNETULLAHINI, yani İbrahim Suresi’nde 4. Ayeti görmezden gelmeleri ve ayrıca şu ayetlerin: Rum 22, Fussilet 44’ü görmezden gelerek kafirlerden / gerçeğin üzerini örtenlerden olmuşlardır, aslında bunu da bile bile yapmaktadırlar?! Çünkü kendileri de Arapça’dan Türkçe’ye çevirerek / meallendirerek anlatmakta ve tefsir yapmaktadır, bunun bilincinde bile değillerdir?!
Kur’an’ı Kimler Anlamaz
İnanç demek; insanların kesin olarak var ve gerçek kabul ettiği hakikatlerdir. İnancın zıddı ise gerçekte var olmayan bâtıl şeylerdir. Bir insan bir şeye bu kadar bağlanırsa, gerçek sanırsa elbetteki bu bağlanış her türlü düşünce ve davranışına etki edecektir. Zira bu kişi, Kur’an okurken dahi, bâtıl inancı istikâmetinde yorumlar üretecektir. Kur’an bâtıl inançların karşısında olan bir kitaptır. Tüm bâtıl inançların atılması için zihnin tamamen boşaltılmasını (bkz. Müzzemmil: 1-10), zihinde inanç adına hiçbir şeyin kalmamasını Kur’an istiyor. Dolayısıyla kişi kendini böylece Kur’an’a açmış oluyor. Kendini Kur’an’a açan kişiye aynı ölçüde KUR’AN açılıyor. Eğer buna rağmen halâ anlamıyorum / anlayamıyorum diyorsa, bâtıl inançtan bir kalıntı olup olmadığına dair kendini sorgulamasında fayda var.
Meallerde Dikkat Edilmesi Gerekenler
[1] Bilim; varlıkları ve olayları inceler. Bilimin ispatlanmış hükümlerine (yani varlıkların ve olayların bilinen özelliklerine) çeviride / mealde bir zıtlık görürseniz, elinizdeki Çevirinin ilgili satırlarını çizerek, çeviriyi kabul etmeyiniz. Gönderilmiş Kitap Kur’an ile Yaratılmış Kitap Kâinat (Bilim) asla çelişmez.
[2] Aklınıza, Mantığınıza, Vicdanınıza ters gelen çeviriyi reddetmeniz en doğal hakkınızdır. Hür iradenizi, hiçbir sınır tanımaksızın, özgürce kullanınız. Hür iradenize ters gelen bir ifadeyi reddetmeniz sizi dinden imandan çıkarmaz. Bir tık daha açmamız gerekirse: Aklınıza ve kâinat gerçeklerine yani Bilime aykırı bir çeviri görür iseniz; “Allah böyle söylemez” diyerek reddetmeniz sizi kâfir, münafık, müşrik yapmaz. Korkmadan okuyun. Hepimiz gerçeğin peşindeyiz! Akıl, Allah’ın ayetidir. Kur’an da Allah’ın ayetidir. Akıl ile Ayet çelişmez.
[3] Mesleğinde uzmanlaşmış kişilere (Bilim Adamlarına) sorunuz. Çeşitli, iyi veya kötü olayları yaşamış kişilerin tecrübelerini dinleyiniz. Çevirinin bütünlüğü içerisinde birbirini tutmayan, çelişkili anlatımlar tespit ederseniz, çelişkileri çiziniz ve kabul etmeyiniz. Kur’an’da çelişki olmaz. (Bkz. Zümer: 27-28). Meallerde de çelişki olmamalı?!
[4] Bu Çeviri; büyük oranda (%60-70) her satırın üzerine orijinal metinden ilgili kısmı yazılabilecek şekilde düzenlenmiştir. Arapça bilenler, Çevirinin bu özelliğini hemen görebilirler. Bundan dolayı, yer yer devrik cümleler oluşmuştur. Devrik cümlelerin kullanılması hızlıca okumaya engel olmaktadır. Bu durum Çevirinin (okuyanın lehine) ağır ağır, yavaş yavaş, düşüne düşüne, anlaya anlaya okunmasını bir zorunluluk hâline getirmektedir. Ayrıca, Allah kendisine atfen söylediği: “Ben, Biz, O” ve kulların veya Nebilerin hitabet olarak: “Sen, Sana, Sen’den” kelimelerinin baş harflerini büyük yaparak özelleştirmiş olduk. Başka bir özellik de: Arapça orijinali aynı olan kelimelere, Türkçe karşılık olarak birden fazla anlam vermeyi tercih ettik. İstedik ki; okuyucu Türkçe anlam zenginliğini de yaşasın. Okuyucu ayetlerden kopmasın diye ve bir iki kelimeyle veya bir satır ile ifade edilebilecek tamamlayıcı notları parantezlerle verdik. (Son Versiyon 2023: Dipnotlu Kur’an Meali oldu).
Surelerin Diziliş Sıralaması
Elinizdeki bu Eserin Kur’an Meali sıralaması normal Mushaf sırasına göre değil; Osman ra.’ın düzenlediği Nüzul / İniş Sıralaması esas alınmıştır. Bu sıralama bireyin / ferdin düşünce ve duygularının güzelleştirilmesinde etkili olmuş bir sıralamadır. Çeviri okumaya yeni başlamış bir kişi, Bakara Suresi’nin bazı ayetleri karşısında anlama güçlüğüne düşüyor. Kur’an-ı Kerim’i Mekki ve Medeni olarak İKİ BÖLÜM’de yayınlamayı uygun gördük. Zira, Bakara Suresi’nin bir alt yapısı vardır. Alt yapısı; Surelerin alt katı (yani o konuların Mekki Surelerde anlatılan yaşanmış olayları) Bakara Suresi’nden evvel gelen 86 civarındaki suredir. Bu sureler ve bu surelerdeki doğal gelişim anlaşılmadan insan Bakara Suresini nasıl anlasın?! (Yıllar sonra iki cildi birleştirdik).
Hem Yetenek Kazanır Hem de Kur’an’ı Yaşarsınız
“Surelerin İniş Sırasına Göre” yapılan Çeviriyi defalarca okuduğunuzda zamanla şu yetenekleri kazanırsınız:
a) Okuma – Anlama = Sure bütünlüğü, Anlayış bütünlüğü.
b) Anlama – Tefekkür = İdrak bütünlüğü.
c) Tefekkür – Hissetme = Kalp bütünlüğü.
d) Duyuş ve gereklerini yerine getirme = Eylem bütünlüğü.
e) Hakkı ve sabrı tavsiye = İman bütünlüğü.
Arapça bilmeseniz dahi Surelerin İniş Sırasına Göre peşine takılınız. Yani Sureleri rehber/önder kabul ediniz. Bir Sureyi şöyle yaşamaya çalışınız:
1- Suredeki emirleri kesinlikle yapınız.
2- Suredeki nehiyleri yapmayınız, yani yasaklardan kesinlikle kaçı-nınız.
3- Suredeki tavsiyelere gücünüz yettiğince uymaya çalışınız.
4- Suredeki bilgileri öğrenip anlatınız/başkalarıyla paylaşınız.
Bu dört işlemi samimiyetle yaparsanız Kur’an’ı ve İslâm’ı yaşamış olursunuz. Alak Suresi’nden başladınız. Sonra Kalem Suresi, daha sonra sıra ile inen Sureler. Bu şekilde Mekki Sureleri okumak, bizi Medeni Sureleri anlamaya hazırlar. Yolculuğunuz hayırlı olsun. Bakalım ‘SURELER’ sizi nereye götürecek?
Meal’de Uygulanan Bazı Teknik Hakkında Önemli Notlar
1) Cümle içinde geçen ve parantez içinde (düz) / [düz] olan kelimeler, geçtiği Sûre ve Ayet bütünlüğünden alıntılanmıştır.
2) [italik] – (italik) ya da parantezsiz italik / eğik olan kelimeler Kur’an bütünlüğünden yararlanılarak ayetlerin doğru anlaşılmasına, algılanmasına yardımcı olması için verilmiştir. Burada daha çok İlköğretim, Ortaöğretim’de eğitim gören yavrularımız gözetildiği gibi; Kur’an ve İslâm kültürü ile henüz tanışmamış veya çok az bilgiye sahip olan insanımızın da durumu göz önünde bulundurulmuştur. Kolay anlaşılır olması açısından cümleler bu şekilde düzenlenmiştir.
3) [/] kesme işareti ile bir kavram / kelime birden fazla anlamlandırılmış, örneğin; (alnından / perçeminden), (oku / düşün / anlat), (fitne / açığa çıkar[ıl]ma) veya cümle içinde birden fazla iki değişik ifade için de kullanılmıştır. Mesela; ayetin siyakı / gelişi geceden bahsederken, yani geceyi gündüze çevirdiğini ifade ederken; (onu aydınlattığı / açığa çıkarttığı) veya bir nefse / benliğe düzen verdiğini, şekil verdiğini belirttiğinde, iki anlamı yan yana verirken de [/] kesme işareti kullanılmıştır; (onu düzenleyene / ona şekil verene) gibi.
4) Konudan konuya geçişlerde; konular daha rahat takip edilebilsin için BÖLÜMLERE ayrıldı. Ayet numaraları bold / siyah ve ilk bir iki kelime de BÜYÜK harflerle verildi. Her BÖLÜM’ün kendi içinde geçen farklı anlatımların/konuların da ilk harfi siyah ve bir iki kelimesi de BÜYÜK harflerle verildi ki, böylece her gün ayrı ayrı ders yapılmasına uygun hâle getirilmiş oldu.
BU KİTABI okuduktan sonra düşünce ve duygularınıza, anlayış ve algılamanıza hitap ettiğine inanırsanız; ayrıca Çeviride / Mealde geçen ve kesme işaretiyle de yan yana verdiğimiz kelimelerden birinin konuşma ve yazma dilinizle de örtüştüğünü görürseniz, işte o zaman:
“Artık sizler de Kur’an’ı anlıyorsunuz” demektir.
Sevgiyle ve sağlıcakla kalın.
Saygılarımla,
SADIK TÜRKMEN
(Kur’an Meali Editörü
Araştırmacı Fâkih)
Site Açılışı 29 Ekim 2023