_____________________ [*] Bu harflere huruf-u mukattaa /birbiri ile bağlantısı kesilmiş harfler denir. Bunların Nebîmize sorulmamış olması, bilinen bir anlamının olduğunu gösterir. Yoksa müşrikler bunu dillerine dolar, Nebîmizi sürekli rahatsız ederlerdi. Bununla ilgili sorular, İslam’ın Arap yarımadası dışına yayılmasından sonra başlamıştır.
Bu harflerle başlayan yirmi dokuz sureden yirmi beşinde Kur’an’a, dördünde de önemli konulara vurgu yapılıyor olmasından, onların dikkatleri toplama görevi yaptığı anlaşılır. Türkçede böyle bir kullanım yoktur.
Biz onu mübârek / çok bereketli / hiç unutulmayacak bir gecede[1] indirmeye başladık. Çünkü Biz uyarıcıyız.
______________________ [1] Mübârek kelimesi bir sıfattır: Bolluk getiren, bereketli, verimli, kutlu, kutsal?! Gecelerden herhangi bir gece, gecenin / gecelerin kutsallığı yoktur. Ancak; bu sıfatı almasının sebebi Kur’an’ın ilk vahyedildiği / vahyedilmeye başlandığı an gece olduğu için, Kur’an’ın mübârekliği sebebiyle böyle anılmış olabilir. En doğrusunu Allah bilir.
Ant olsun bir ilme dayalı olarak (ilim üzere yaptıkları / ürettikleri şeylerden dolayı) onları (yaşadıkları çağda) diğer toplumlardan (hak ettikleri için daha) kabiliyetli / farklı özelliklerde kıldık.[1]
______________________ [1] Bu vb. ayetlere genelde ‘diğer toplumlardan’ üstün kıldık diye meallendirilir. Biz ‘kabiliyetli kıldık’ olarak vermeyi daha uygun gördük. Çünkü Allah; her topluma gönderilen Nebi ve Rasûllerin büyük çalışma ve gayretlerinden dolayı, o dönemde yaşayan (çağdaşlarına) diğer toplumlara göre çok başarılı olmuşlardır, bu anlamda ilim gereği yaptıkları, ürettiklerinden dolayı elbette diğer toplumların üzerinde kabiliyetçe farklılıkları görülmüştür. Üstün kıldık, yarattık, üstünlük verdik gibi anlamlandırılınca, Allah sanki o topluma torpil geçti gibi algılanabilir, bu da Allah’ın adâletine sığmaz. Biz bu vb. ayetleri böyle anlıyoruz, yine de en doğrusunu Allah bilir.
Maden eriyiği[1](adeta lav) gibi karınların içinde kaynar durur;
______________________ [1] Magma, yeraltında bulunan, ergimiş haldeki kayaçlar. Kayaçların basınç düşmesi, sıcaklık yükselmesi, H2O ilavesi gibi etkenler altında erimesi sonucu oluşan silikat hamuru durumundaki eriyiklerdir. Yeryüzüne ulaşarak yanardağlardan püsküren magmaya lav denir.