EY İMAN EDENLER! Allah’ın ve Rasûlünün önüne geçmeyin. (Kur’an’ı ilk hareket noktası almadan din adına bir şeyler söylemeyin, yapmayın). Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Hucurat Suresi
İniş Sırası: 106 • Mushaf Sırası: 49 • Medeni Sure • 18 Ayettir
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.
Hucurat 2
EY İMAN EDENLER! Seslerinizi, Nebînin sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, ona yüksek sesle bağırmayın (medeni olun), yoksa siz farkına varmadan yaptıklarınız boşa gider.
Hucurat 3
Allah’ın Rasûlünün huzurunda seslerini kısanlar, Allah’ın, gönüllerini takvâ konusunda, açığa çıkardığı kimselerdir. Onlar için bir bağışlanma ve büyük bir mükâfat vardır.
Hucurat 4
(EY MUHAMMED!) Odaların arkasından sana bağıranların çoğu, düşüncesiz kimselerdir.
Hucurat 5
Onlar sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Hucurat 6
EY İMAN EDENLER! Size bir fasık bir haber getirirse, bilmeyerek bir topluluğa zarar verip, yaptığınıza pişman olmamak için, o haberin doğruluğunu iyi araştırın.
Hucurat 7
BİLİN Kİ aranızda, Allah’ın Rasûlü bulunmaktadır. Eğer o, bir çok işlerde size uysaydı sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah iman ettiğiniz için, size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize güzel göstermiş; inkârı, fasıklığı ve (Allah’ın emirlerine) karşı çıkmayı da çirkin göstermiştir. İşte bunlar doğru yolda olanların ta kendileridir.
Hucurat 8
Allah kendi katından bir lütuf ve nimet olarak böyle yaptı. Allah hakkıyla bilendir, hüküm (isâbetli karar veren) ve hikmet sahibidir (aranızdaki meselelere çözüm üretip ayetleriyle gönderendir).
Hucurat 9
EĞER inananlardan iki grup birbirlerini öldürürlerse, aralarını düzeltin. Eğer biri ötekine karşı haddi aşarsa, Allah’ın buyruğuna, (sulha, saldırmazlığa) dönünceye kadar, haddi aşan tarafa karşı savaşın. Eğer (sulha, barışa) dönerse, artık aralarını adaletle düzeltin ve adaletli davranın. Çünkü Allah âdaletli davrananları sever.
Hucurat 10
Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki, size merhamet edilsin.
Hucurat 11
EY İMAN EDENLER! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklıkla adlandırılmak ne kötüdür! Kim de tövbe etmezse, işte onlar zâlimlerin ta kendileridir.
Hucurat 12
EY İMAN EDENLER! Zannın birçoğundan sakının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurlarını ve mahremiyetlerini araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın. Herhangi biriniz, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz! Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz Allah tövbeyi çok kabul edendir, çok merhamet edendir.
Hucurat 13
EY İNSANLAR! Şüphe yok ki, Biz sizi; bir erkek ve bir dişiden meydana getirdik. Sizi birbirinizle tanışmanız için toplumlara / ırklara ayırdık. Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.[2] Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hakkıyla haberdâr olandır.
______________________
[1] Kur’an’ın anlatımında insanlar arasındaki en büyük farklılık (üstünlük) bu ayetle dile gelmiştir; “Allah katında en değerli olanınız, O’na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır.” Yani Allah’ın indinde EN ÇOK KERİM OLANINIZ (ikram olunanınız, en şerefli olanınız ırk ya da soy olarak değil) EN ÇOK TAKVA SAHİBİ OLANINIZDIR!
Yine bu bağlamda rasullerin bazısının bazısından üstün/farklı olması durumu da budur.
“… O’na İshak ve Yakub’u ihsan ettik ve her birini hidayete erdirdik. Nuh’u da daha önce hidayete erdirmiştik, O’nun soyundan Davud’u, Süleyman’ı, Eyyub’u, Yusuf’u, Musa’yı, Harun’u da…İşte iyi işler yapanları böyle mükafatlandırırız. Zekeriyya’yı, Yahya’yı, İsa’yı ve İlyas’ı da… Hepsi iyilerdendir. İsmail’i Elyesa’yı, Yunus’u ve Lut’u da… (FADDALNA ale’l-alemin) alemlere faddal / farklı kıldı.) (Enam 83-87)
Enam Suresinin bu ayetleri neredeyse, Kur’an’da adı geçen bütün peygamberler sayılarak, alemlere “FADDAL” oldukları ifade edilmiştir. Ayrıca Nisa 162-167. ayetleri de aynı şeyleri ifade etmektedir.
Hucurat 14
BEDEVİLER (GÖÇEBE ARAPLAR): “İman ettik/biz müminlerden olduk” dediler. De ki: “Siz iman etmediniz / müminlerden olmadınız.” (Öyle ise, “Müminlerden olduk / iman ettik” demeyin). “Fakat Müslim / Allah’a teslim / İslâm vatandaşı olduk” deyin. Henüz iman / inanç tam olarak kalplerinizde yer etmedi. Eğer Allah’a ve Rasûlüne itaate / taate / ibadetlere devam ederseniz, yaptıklarınızdan hiçbir şeyi eksiltmez. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.”
Hucurat 15
İman edenler ancak Allah’a ve Rasûlüne inanan, sonra şüpheye düşmeyen, Allah’ın tavsiye ettiği şekilde mallarıyla ve canlarıyla cihat edenlerdir. İşte onlar doğru kimselerin ta kendileridir.
Hucurat 16
(Ey Muhammed!) De ki: “Siz Allah’a dininizi mi öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerdeki ve yerdeki herşeyi bilir. Allah herşeyi hakkıyla bilendir.”
Hucurat 17
Allah’a teslim / İslâm vatandaşı olmalarını bir lütûfta bulunmuş gibi sana hatırlatıyorlar / senin başına kakıyorlar! De ki: “Müslim / İslâm vatandaşı / Allah’a teslim olmanızı bir lütûf gibi bana hatırlatıp / başa kakıp durmayın. Tam tersine eğer doğru kimselerseniz Rasûlü / Elçisi ile sizlere doğru yolu bildirdiği için Allah size lütûfta bulunmuş oluyor.”
Hucurat 18
Şüphesiz Allah göklerin ve yerin gaybını bilir. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.