Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
(Rahman sıfatıyla bütün İnsanlara merhametiyle muamele eden ve Rahim sıfatıyla da bütün Müslümanlara rahmetiyle davranıp lütfu geniş olan Allah ın adıyla)

Tahrim 1

EY NEBÎ! Eş ve (sorumluluklarını üzerine aldığınız / geçimlerini üstlenerek ehlinin / ailenin arasına katıp) kanatların altında olan kadınlar; sözlerinden / uyarılarından rahatsız olacak diye, Allah’ın sana (söylemen / uyarman gereken konuları) helâl (meşru / yasal / uygun / mübâh) kıldığı / izin verdiği hâlde, sen niçin kendine haram ediyorsun / yasaklıyorsun / vazgeçiyorsun![*] (Her şeye rağmen üzülme) Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

______________________
[*] Hüküm konusunda helâl ve haram kılma / koyma yetkisi yalnızca Allah’a aittir. Nebi de olsa, hiç kimse helâl ve haram kılma yetkisine sahip değildir.

Burada aynı zamanda Allah: Ey Nebi, senin haramı helâl, helâlı haram kılma yetkin yok ki, kendine zulmediyorsun?! Sen biz ne diyorsak ona uy; Bizim helâl kıldığımızı helâl, haram saydığımızı da haram bilerek dikkat etmen yeterli! Dolayısıyla bu ayet ile hani müktesebatta Allah’ın Rasûlü için, onun da helâl / haram koyma yetkisi var, diye iddiada bulunurlar ya; işte bu ayet onların bu iddialarını çürütmektedir. En doğrusunu Allah bilir.

Tahrim 2

Allah (gereksiz yere Allah’ın haram etmediğini / yasak kılmadığını kendinize haram kılarak ettiğiniz) yeminlerinizi bozmayı (bozduğunuz için kefâret ödemeyi) size meşrû / helâl kılmıştır. Allah sizin yardımcınızdır. O bilir / bilen ve doğru hüküm / isâbetli karar verendir.

Tahrim 3

HANİ Nebî, Eşine (Ayşe’ye istihbari / devletin sırlarından olan bir bilgi ya da münafıkların listesi gibi çok önemli bir bilgi vermiş ve) aralarında gizli kalmak / sır olarak saklamak üzere (sözleşerek) bir söz söylemişti. Eşi (Ayşe) bu sırrı (Muhammed Nebi’nin) kanatları altında olup koruduğu / geçimlerini üstlendiği kadınlardan bir başkasına duyurunca (onlardan da bu bilgiyi / sırrı alan düşman casusları / elemanları patronlarına iletmiş ve) Allah da bunu açığa / ortaya çıkarmıştı. Nebi de sırrı ifşa eden eşine sözlerinin bir kısmını söylemiş, bir kısmını da (kendinde tutup) söylememişti. Bunu ona / eşine haber verince o; “Bunu sana kim bildirdi?” dedi. Nebi; “Bunu bana her şeyi hakkıyla bilen ve ve her şeyden hakkıyla haberdar olan Allah haber verdi” dedi.

Tahrim 4

(Ey Nebi’nin eşi ve kanatları altına alıp, sorumluluk ve geçim yükünü üstlen kişi!) Eğer siz ikiniz Allah’a tövbe ederseniz ne iyi. Çünkü kalpleriniz kaydı. Eğer Nebi’ye karşı birbirinize arka çıkarsanız bilin ki; Allah onun yardımcısıdır, Cebrail de, salih müminler de! Bunlardan sonra melekler de ona arka çıkarlar.

Tahrim 5

EĞER o (Nebi kendinize gelmez aklınızı başınıza almazsanız) sizi kanatları altından uzaklaştırıp sorumluluğunuzu bıraktığında Rabbi ona sizden daha hayırlı; (dosdoğru ve sır saklayarak sözünde duran) Allah’a teslim olan, Allah’a kesin inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadetlerini yapan, gördüklerinden ibret / öğüt alıp kendisine eşlik / arkadaşlık / yoldaşlık edecek; ister yetim / çocuklu dul veya bekâr birilerini yönlendirir.

Tahrim 6

EY İMAN EDENLER! Kendinizi ve ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun. O ateşin başında gayet katı, çetin, Allah’ın kendilerine verdiği emirlere karşı gelmeyen ve kendilerine emredilen şeyi yapan melekler vardır.

Tahrim 7

Ey inkâr edenler! Bugün özür dilemeyin! Siz ancak, yapmakta olduklarınızın karşılığını görüyorsunuz.

Tahrim 8

EY İMAN EDENLER! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter ve Nebi ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde; Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Onların nurları önlerinden ve sağlarından aydınlatır, gider. “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla; çünkü senin herşeye hakkıyla gücün yeter” derler.

Tahrim 9

EY NEBİ! Kâfirlere ve münafıklara karşı, size saldırdıkları için cihat et (büyük bir mücadele ver), onlara (karşı dik dur) sert davran! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!

Tahrim 10

ALLAH, inkâr edenlere, Nûh’un karısı ile Lût’un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah’ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara; “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.

Tahrim 11

Allah iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi. Hani o; “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti.

Tahrim 12

Allah; bir de iffetini koruyan, (Meryem’in dünyaya getirsin diye İsa için daha önceden) yarattığı ruhu ona üfledi/yükledi. Rabbinin sözlerini ve kitaplarını tasdik eden/doğrulayan İmrân kızı Meryem’i de (tüm insanlara) örnek gösterdi. (O) Allah’a itaat edenlerdendi.

_____________________
ADEM AS.’IN YARATILIŞI İLE İLGİLİ AYETLER LİNKİ;

Yukarıdaki ayette şöyle bir parantez koymuştuk: (Allah ilk/sıfır yaratılışın devamı olarak bugün) diye. Biz parantezleri konuyla ilgili Kur’an Bütünlüğünde geçen ayetlerden alıp koyduk ki; İlköğretim, Ortaöğrenim ve Lise Seviyesindeki kardeşlerimiz konuyla ilgili bağlantıyı daha rahat kurabilsinsinler. Aynı zamanda Kur’an Kültürüyle henüz yeni tanışan bütün insanları düşünerek koyduk. Zaten Mealimiz: KELİME KELİME, MOTOMOT yani bir Çeviri/Meal değil biliyorsunuz, nedir peki: KUR’AN’IN KUR’ANCA ANLAM OKUYUŞU diye sunduk bu yüzden. 

Bkz. Bakara 2/30; İsa’nın Yaratılışta durumu Adem’n durumu gibidir olarak gelen Ayeti Al-i İmran 59; Araf 7/189; Müminûn 23/12; 25/Furkân 54; 32/Secde 7; 35/Fâtır 11; 37/Saffât 11; 38/Sâd 71; 38/Sâd 72; 40/Mü’min 67; 53/Necm 32.