EY RASÛL! Kalpten inanmadıkları hâlde ağızlarıyla: “İnandık” diyenler (münafıklar) ile Yahudi mezhebi mensuplarından küfürde yarışanlar seni üzmesin. Onlar yalan uydurmak için (seni) dinlerler, sana gelmeyen bir topluluk hesabına dinlerler. Kelimelerin (ifade içindeki) yerlerini bildikten sonra, yerlerini değiştirir ve şöyle derler: “Eğer size şu hüküm verilirse onu tutun. O verilmezse sakının.” Allah kimin (suçluların) azaba uğramasını istemişse artık sen onun için asla Allah’a karşı hiçbir şey yapamazsın.[*] Onlar Allah’ın kalplerine mutluluk vermediği kimselerdir. Onlara dünyada bir rezillik, ahirette ise yine onlara büyük bir azap vardır.
______________________
[*] Maide 41, 42 ve 43. Ayetlerdeki yıldızlı dipnotlar: Hüküm verme ile hüküm koyma karıştırılmamalıdır. Hükmü koyan, hüküm sahibi yalnız Allah’tır. Bir problem/olay esnasında, o problemi/olayı çözüme kavuşturarak karara bağlamaktan bahsedilir burada. Üstelik Nebi as.’ı Hakem tayin edip sonra onun verdiği karara uymayanlara uyarı vardır. Hüküm konusunda helâl ve haram kılma/koyma yetkisi yalnızca Allah’a aittir. Nebi de olsa, hiç kimse helâl ve haram kılma yetkisine sahip değildir.Burada aynı zamanda Allah: Ey Nebi, senin haramı helâl, helâlı haram kılma yetkin yok ki, kendine zulmediyorsun?! Sen, Biz ne diyorsak ona uy; Bizim helâl kıldığımızı helâl, haram saydığımızı da haram bilerek dikkat etmen yeterli! Dolayısıyla bu ayet ile hani müktesebatta Allah’ın Rasûlü için, onun da helâl/haram koyma yetkisi var, diye iddiada bulunurlar ya; işte bu ayet onların bu iddialarını çürütmektedir. Muhammed as. haram ve helâl konusunda hükmü uygulayandır. En doğrusunu Allah bilir.
YAHUDİLİK ~ Musa as.’ın arkasından gidenlerin dini değil, gitmeyenlerin dinidir.
HRİSTİYANLIK ~ İsa as.’ın arkasından gidenlerin dini değil, gitmeyenlerin dinidir.
SÜNNİLİK-ŞİİLİK ~ Muhammed as.’ın arkasından gidenlerin inancı değil, İslam adına sonraları oluşturulan bir inançtır. Allah’a ve Rasûlüne rağmen oluşturulmuş ve gerçekte onların DİNİ / YAŞAM BİÇİMİ olmuştur.