o büyük haberi?[1]
______________________
[1] Bu ayette geçen O BÜYÜK HABER nedir?!
Nebe Suresi ilk 5 ayetine bakalım:
1. BİRBİRLERİNE neyi sorup duruyorlar;
2. o büyük haberi?
3. Üzerinde anlaşamadıkları şeyi mi?
4. Kesinlikle, ileride bilecekler.
5. Kesinlikle, ileride bir kez daha bilecekler!
Buradaki “büyük haber”den maksat, Resûlullah (s.a.s.)’in nübüvveti, bilhassa ona indirilen Kur’an ve onun son derece tesirli bir üslupla tekrar tekrar bildirdiği kıyâmet haberidir. Herkesin iman ve amelinin sorulacağı âhiret günüdür. “De ki: “O pek büyük ve çok önemli bir haberdir (Kur’an’ın bildirdiği ve alay ettiğiniz şeyler tamamen gerçektir.)” (Sād 38/67) âyeti ise, bu büyük haberin Kur’an olduğuna işaret eder. Kur’an peyderpey inmeye başladığı zaman imandan nasibi olanlar ona inanıyor, inanmayanlar ise birbirlerine ve etraflarına sorup duruyor, “Kulağımıza gelen bu şeyler neyin nesidir? Muhammed Nebi (Allah’tan haber aldığını söyleyip aldığı haberleri ileten biri) mi olmuş? Tevhide ve âhirete imana mı çağırıyormuş? Hele o kıyâmetin / saatin haberi de nedir? Ölüler dirilecek, herkes yaptıklarından hesaba çekilecekmiş, öyle mi? Bir de parmak izlerimize kadar yeniden yaratılacak mışız öyle mi?!” diyorlardı. Herkes bir şey söylüyor, kimi tamamen inkâr, kimi tereddüt ediyordu. İşte burada onların, Kur’an ve nübüvvet gibi iki mühim hâdise karşısında içine düştükleri ihtilaf ve kafa karışıklığı canlı bir tablo halinde tasvir edilmektedir. Halbuki hiç de ihtilaf etmelerine gerek yoktu. Çünkü yakında Kur’an’ın verdiği her haberin, hususiyle kıyâmetin kesin bir gerçek olduğunu bileceklerdi. Zira, şimdi beyân edileceği üzere gözümüzün önünde cereyan eden muazzam varlık ve hâdiseleri yaratan Allah, söz verdiği üzere kıyâmeti koparıp âhiret hayatını getirmeye de elbette güç yetirecektir.