Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
(Rahman sıfatıyla bütün İnsanlara merhametiyle muamele eden ve Rahim sıfatıyla da bütün Müslümanlara rahmetiyle davranıp lütfu geniş olan Allah ın adıyla)

Zariyat 1

ANT OLSUN / düşün savurarak kaldıranları,[1]

______________________
[1] Rüzgârları.

Zariyat 2

yükle yüklenmişleri,[1]

______________________
[1] Bulutları.

Zariyat 3

sonra kolayca akıp gidenleri,[1]

______________________
[1] Yağmur yüklü bulutlar, gemiler veya yıldızlar olabilir.

Zariyat 4

sonra emri taksim edenleri![1]

______________________
[1] Belli bir sistem içinde yağmur indiren (Melek veya) bulutlar. Allah daha iyi bilir.

Zariyat 5

Size vadedilen mutlaka doğrudur.

Zariyat 6

Ve şüphesiz ki, din (hesap) günü muhakkak olacaktır / gelecektir.

Zariyat 7

ANT OLSUN / yörüngelere sahip gökyüzünü düşün!

Zariyat 8

Şüphesiz siz, binbir çeşit söz içindesiniz.

Zariyat 9

Çevrilen kimse ondan (sözlere aldanarak) çevriliyor.

Zariyat 10

O (çeşitli/çelişkili sözleri ortaya atan) yalancılar kahrolsun!

Zariyat 11

Onlar bir aptallık içinde yanılıyorlar.

Zariyat 12

“Hesap ve ceza/din günü ne zaman” diye soruyorlar?

Zariyat 13

O gün onlar ateş üzerindedirler, yaptıklarına karşılık olarak!

Zariyat 14

“Fitnenizi/yapmış olduğunuzun karşılığını tadın! Acele isteyip durduğunuz şey işte budur!”

Zariyat 15

ŞÜPHESİZ, korunup sakınanlar cennetlerde, pınarların başlarındadır.

Zariyat 16

Rablerinin kendilerine verdiğini alırlar. Çünkü onlar bundan önce (dünyada) iyi davrananlar idiler.

Zariyat 18

Seherlerde bağışlanma diliyorlardı.

Zariyat 19

Onların mallarında çaresiz ve yoksul için bir hak vardı.

Zariyat 20

YERYÜZÜNDE, kesin inananlar için ayetler vardır.

Zariyat 21

Kendi nefislerinizde / canlarınızda da öyle (ayetler var!) Halâ gerçeği görmüyor musunuz?

Zariyat 22

Gökyüzünde rızkınız ve tehdit edildiğiniz şey de (azap ta) var.

Zariyat 23

Gökyüzünün ve yeryüzünün Rabbine ant olsun ki, kuşkusuz o sizin konuşmanız gibi gerçektir.

Zariyat 24

İBRAHİM’İN şerefli konuklarının haberi sana geldi mi?

Zariyat 25

Hani bir zaman, onun yanına girdiler; “Selâm” dediler. O da: “Selâm, tanınmamış topluluk!” dedi.

Zariyat 26

Hemen bir bahâne ile ailesine gitti[1] besili bir buzağı getirdi.

______________________
[1] Gelenlerin hâllerini beğenmeyip Azap Melekleri olduklarından kuşkulandı ve onları denemek için önlerine besili bir Buzağı’yı kesip yemek olarak getirdi. Ellerini yemeğe uzatmadıklarını görünce şüphesizde haklı çıktı. Bkz. Kitab-ı Mukaddes. Ahd-i Atik, Tekvin bölümü Bap 18 ile karşılaştırınız.

Zariyat 27

Derken onu önlerine yaklaştırdı; “Yemez misiniz?” dedi.

Zariyat 28

(Yemekle ilgilenmediklerini görünce) onlardan dolayı içine bir korku düştü. “Korkma” dediler. Ve ona bilgin bir oğul müjdelediler.

Zariyat 29

Karısı hayretler içinde geldi ve ellerini yüzüne vurarak: “Kısır bir kocakarı!..” dedi.

Zariyat 30

Dediler ki: “Böyledir! Bunu Rabbin buyurdu. Şüphesiz O, hikmet sahibidir, bilendir.”

Zariyat 31

(İBRAHİM): “Ey elçiler, asıl göreviniz nedir?” dedi.

Zariyat 32

Dediler ki: “Biz, suçlu bir kavim üzerine gönderildik:

Zariyat 33

Üzerlerine çamurdan taşlar gönderelim diye.

Zariyat 34

(Her biri) sınırı / haddi aşanlar için Rabbinin katında (kişiye özel, her bir kişiyi vurmak için ayrı ayrı) işaretlenmiş!”

Zariyat 35

Derken, orada müminlerden kim varsa çıkardık.[1]

______________________
[1] Hud 11/81, Hicr 15/65, Şuara 26/170-171, Ankebut 29/32-33, Saffat 37/134-135. Su ve Ayetlerin inkleri aşağıda bağlantılı ayetler olarak verilmiştir.

Zariyat 36

Zaten orada bir ev (halkı) dışında teslim olmuş kişiler de bulamadık.

Zariyat 37

Orada acıklı azaptan korkan kişiler için bir ibret bıraktık.

Zariyat 38

MUSA’da da… (alınacak çok ibret-ders vardır). Hani onu apaçık bir kanıtla Firavun’a göndermiştik;

Zariyat 39

ancak o, bütün kuvvetiyle yanı üzere döndü/sırtını çevirdi. Ve: “Bu bir büyücü veya mecnun/cinlenmiş/cinlerle bağlantı kuran biridir” dedi.

Zariyat 40

Biz de derhal onu ve ordusunu yakaladık onları denize fırlatıverdik; o (Firavun boğulurken) kendi kendini kınıyordu!..

Zariyat 41

ÂD KAVMİNDE DE!.. Hani, onların üzerlerine de köklerini kesen bir rüzgâr gönderdik.

Zariyat 42

Üzerinden geçtiği hiçbir şeyi bırakmıyor, ancak onu kül gibi yapıp dağıtıyordu.

Zariyat 43

SEMUD KAVMİNDE DE!.. Hani onlara: “Bir süreye kadar faydalanın” denilmişti.

Zariyat 44

Rablerinin emrine baş kaldırdılar. Bakınıp dururlarken onları yıldırım yakaladı.

Zariyat 45

O zaman kalkmaya güçleri yetmedi, yardım edenleri de olmadı.

Zariyat 46

DAHA ÖNCE DE Nuh Kavmini… (bir süre faydalandırmıştık). Şüphesiz onlar(ın tümü) fasık bir kavim idiler.

Zariyat 47

EVRENİ/göğü/uzayı kuvvetle, sapasağlam bina ettik/kurduk. Ve şüphesiz Biz onu genişletiyoruz.

Zariyat 48

Yeryüzünü de döşedik. Ne güzel döşeyiciyiz Biz!

Zariyat 49

Herşeyden çift çift yarattık. Düşünüp öğüt alasınız diye.

Zariyat 50

Öyleyse; “(Edindiğiniz sahte ilahlardan) Allah’a kaçın/sığının! Şüphesiz ben size, O’ndan gelen apaçık uyarıcıyım.