Kendilerine (anladıkları dilde) Kur’an okunduğu zaman, düşünüp / karar verip / secde[1] / itaat / tasdik etmiyorlar?
______________________
[1] Secde: İtaatin (yani boyun bükmenin yere kapanmayla) doruk noktası anlamlarını da içerir. Bundan dolayı: “Kur’an okunduğu zaman itaat etmiyorlar, yaşamlarına uygulamıyorlar, kabul etmiyorlar!” Ve hatta: “İşittik ve hemen itaat ettik demeleri lâzımken, itaat etmiyorlar…” gibi anlamlar da verilebilinir. Meselâ bir ayette: “Kur’an okunduğu zaman, susun ve onu dinleyin! Umulur ki, rahmet olunursunuz!” buyurulmaktadır. Birlikte düşünmekte fayda var… Demek ki buradan şu anlamı da çıkarabiliyoruz: İnananlar Kur’an okuduklarında veya bir başkası kendilerine okuduğunda hemen “işittik ve itaat ettik” diyerek, secde eder (yani kabul eder, kör ve sağır davranmaz ya da saldırıya geçmez); kâfirler ise, işitir ama isyân eder, karşı gelir/secde etmezler, anlamları da çıkmakta; Kur’an bütünlüğünde düşündüğümüzde / değerlendirdiğimizde.
Bir dipnot daha düşmeliyim: “Her toplum Allah’ın Kitabı Kur’an-ı Kerim’i kendi anladığı dilde okumalı, eğer yabancı bir dilde okursa Allah’a bilinçli bir seçde (iman) etmesi mümkün değildir, taklitten (yani atalar neye nasıl inanmışsa öyle inanmaktan) öte geçemez.”