Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.

Hakka 3

Gerçekleşenin ne olduğunu nerden bileceksin?

Hakka 4

O ÂNİ FELÂKETİ (apansız geleni) Semud ve Âd yalanladılar.

Hakka 5

Bu yüzden Semud kavmi gürleyen o tek bir sesle yok edildi!

Hakka 6

Âd’a gelince onlar da uğultulu, azgın bir kasırga ile imha edildiler!

Hakka 7

Onu üzerlerine yedi gece ve sekiz gün kesintisiz saldı; öyle ki, orada o kavmi yere yıkılmış olarak görürsün. Sanki onlar kökten sökülmüş/içi boş hurma kütükleridirler!

Hakka 8

Şimdi onlardan hiç geri kalan bir şey görüyor musunuz?

Hakka 9

FİRAVUN, ondan öncekiler ve altüst olmuş kentler halkı; hep aynı hatayı işlediler.

Hakka 10

Rablerinin elçisine isyan ettiler. O da kendilerini şiddeti gittikçe artan bir yakalayışla yakaladı!

Hakka 11

Şüphesiz Biz, (Nuh tufanı sırasında) su azıp köpürdüğü/taştığı zaman sizi, o akıp gidenin içinde taşıdık.

Hakka 12

Öyle ki, onu sizin için bir hatırlatma yapalım ve kavrayabilen kulaklar da onu kavrasın!

Hakka 13

SUR’A tek bir üfürüşle üfürüldüğü zaman,

Hakka 14

yeryüzü ve dağlar kaldırılıp da tek vuruşla birbirlerine çarpıldığı zaman,

Hakka 15

işte o gün olacak olan olmuştur.

Hakka 16

Ve gök yarılıp parçalanacak, çünkü o gün zayıf ve güçsüz düşecek/sarkacaktır!

Hakka 17

Ve melekler, onun (göğün) çevresinde onların üstünde de o gün; sekizi[1] Rabbinin Arş’ını taşırlar.[*]

______________________
[1] [*] Bunlar mecazi söylemlerdir. Tartışılacak konulardan değildir. Bilmemiz de bir fayda sağlamaz. Zaten anlaşılır bir manâ da yoktur. Allah neyi murad etmiş ise öylece inananlarız, der geçeriz. Ancak tarihte sekizi, “göğü sekiz melek” taşımaktadır, diye açıklayanlar da olmuştur. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır!

Hakka 18

SİZ o gün arz olunursunuz. Size ait hiçbir sır gizli kalmaz!

Hakka 19

Kitabı sağından verilen kimseye gelince, der ki: “İşte, alın kitabımı okuyun!

Hakka 20

Çünkü ben, hesabıma kavuşacağımı biliyordum.”

Hakka 21

O artık, hoş/razı edici bir hayat içindedir,

Hakka 22

yüksek bir cennette (bahçede).

Hakka 23

Onun meyveleri sarkmış, koparılması çok kolaydır.

Hakka 24

Yiyiniz, içiniz, afiyet olsun! Geçmiş günlerde peşin olarak gönderdiklerinize karşılık!..

Hakka 25

KİTABI solundan verilen kimseye gelince, der ki: “Ne olurdu kitabım (suç dosyam) bana verilmeseydi

Hakka 26

ve hesabımın ne olduğunu hiç bilmeseydim.

Hakka 27

Ne olurdu o (ölüm), hesabımı kesip de bitirseydi (ölümüm sonum olsaydı!)

Hakka 29

Otoritem de benden kopup gitti!”

Hakka 30

“TUTUN ONU, hemen bağlayın!

Hakka 31

Sonra onu çılgın bir aleve sallayın.

Hakka 32

Sonra da onu boyu yetmiş arşın olan zincire vurun.

Hakka 33

Çünkü o, yüce Allah’a inanmazdı.

Hakka 34

Ve yoksula yedirmeye teşvik etmezdi!

Hakka 35

Bugün ona burada yakın bir dost yoktur!

Hakka 36

Ve irinden başka bir yiyecek de yoktur;

Hakka 37

onu büyük günahkârlardan başkası yemez.”

Hakka 38

HAYIR, yemin ederim gördüklerinize

Hakka 40

Şüphesiz o, şerefli bir Rasûl’ün/Elçi’nin sözüdür.

Hakka 41

O, bir şair sözü değildir. Ne kadar da az inanıyorsunuz!

Hakka 42

O, bir kâhinin sözü de değildir. Ne kadar da az öğüt alıyorsunuz!

Hakka 43

O, âlemlerin Rabbinden indirilmiştir!

Hakka 44

EĞER o (elçilik yaparken / ayetlerimizi ulaştırırken) Bize karşı bazı sözler isnat etmiş / uydurmuş / iftira etmiş olsaydı / ayetlere ekleme ya da çıkarma yapsaydı;

Hakka 45

elbette onun bütün gücünü alırdık.

Hakka 46

Sonra onun şah damarını elbette keserdik!

Hakka 47

Sizden hiçbiriniz de buna engel olamazdı.

Hakka 48

ŞÜPHESİZ o, sakınanlar için bir öğüttür!

Hakka 49

Şüphesiz Biz, içinizden yalanlayanlar bulunduğunu biliyoruz.

Hakka 50

Kesinlikle o (Kur’an), inkârcılar için bir hasrettir/iç yarasıdır!