_____________________ [*] Bu harflere huruf-u mukattaa /birbiri ile bağlantısı kesilmiş harfler denir. Bunların Nebîmize sorulmamış olması, bilinen bir anlamının olduğunu gösterir. Yoksa müşrikler bunu dillerine dolar, Nebîmizi sürekli rahatsız ederlerdi. Bununla ilgili sorular, İslam’ın Arap yarımadası dışına yayılmasından sonra başlamıştır.
Bu harflerle başlayan yirmi dokuz sureden yirmi beşinde Kur’an’a, dördünde de önemli konulara vurgu yapılıyor olmasından, onların dikkatleri toplama görevi yaptığı anlaşılır. Türkçede böyle bir kullanım yoktur.
(Onlara karşı işlediğim suçtan dolayı) göğsüm daralıyor, dolayısıyla heyecandan kendimi ifade edemiyorum,[1] Harun’a da (Nebilik verdiğin gibi) risâlet / elçilik (aldığım mesâjı iletme / tebliğ) görevi ver.
______________________ [1] Burada geleneksel anlayıştan (müktesebattan) dolayı: “Düzgün konuşamıyorum, dilimde sorun var, kekemeyim” gibi meallendirilmiştir. Oysa şimdi ben Firavuna gittiğim zaman bu suçumdan dolayı görevimi gereği gibi yerine getiremeyebilirim, endişesinden dolayı Kardeşi Harun’a da görev verilmesini talep eder. Ancak Firavun’un karşısına çıktığı zaman (yüklendiği vahiyden / sorumluluktan sebep) endişe ettiği şeyin üzerinden kalktığını bizler ayetlerden görürüz. Velev ki, kekeme bir Nebi / Rasûl olmuş olsaydı Firavun’un onu küçümseyerek ilk diyeceği şey: “Git te Rabbin senin önce kekemeliğini ortadan kaldırsın, öyle karşıma gel” olurdu. Şura 13 ve 14. Ayetleri okuyunuz.