Araf 205

Yalvararak ve için için korkarak; sabah ve ikindi vaktinde (namazlarında)[1] yüksek olmayan bir sesle[2] Rabbini zikret / an![3] Sakın (ayetlere) gafil / ilgisiz davrananlardan olma!

______________________
[1] Öğle ve ikindi namazlarında kıraatin yüksek sesle olmamasının delili bu ayettir. Ayetteki “el-ğuduvv (الْغُدُوِّ)” ve “el-âsâl (الْآَصَالِ)” kelimeleri öğle ve ikindi vakitlerini ifade eder. Başka bir ayette Allah Teâlâ bu kelimeleri şöyle açıklamıştır:

“Göklerde ve yerde bulunanlar da onların gölgeleri de el-ğuduvv ve el-âsâl vakitlerinde ister istemez sadece Allah’a secde ederler.” (Ra’d 13/15)

Ayette işaret edilen iki vakitte gölgelerin secde ettiğinin bildirilmiş olması, bu iki vaktin, güneşin bulunduğu zaman dilimleri olduğunu göstermektedir. Zira Allah Teâlâ, güneşi gölgenin göstergesi yaptığını belirtmiştir: “Rabbinin gölgeyi nasıl uzattığını görmüyor musun? Eğer farklı bir kural koysaydı onu hareketsiz /sabit kılardı. Biz güneşi gölgenin göstergesi kıldık.” (Furkân 25/45)

Dolayısıyla ğuduvv ve âsâl, güneş ışıklarının bulunduğu gündüz vakitleridir. Gündüz kılınan farz namazlar da öğle ve ikindi namazlarıdır. Ayete sabah-akşam değil de öğle-ikindi şeklinde mana vermemiz bundandır. Bu vakitlerle ilgili olarak başka ayetler de vardır:

“(Bu kandil) birtakım evlerdedir ki Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Oralarda, “el-ğuduvv ” ve el-âsâl” vakitlerinde Onun şanını yücelterek tenzih eden öyle yiğitler vardır ki ne ticaret ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, namazı hakkıyla ifa etmekten, zekâtı vermekten alıkoyar. Onlar kalplerin ve gözlerin dehşetten halden hale döneceği, alt üst olacağı bir günden endişe ederler.” (Nûr 24/3637)

Bu ayete göre “el-ğuduvv” ve “el-âsâl”, pazarların kurulup alışverişin kızıştığı zaman dilimlerini gösterir. Cuma namazının farziyetini bildiren aşağıdaki ayet de cumanın vaktinin alışverişin kızıştığı vakitte yani öğle vakti olduğuna işaret etmektedir. Çünkü pazarlar kurulduktan sonra alışverişin kızıştığı vakitlerin başlangıcı “genelde” öğle vaktine denk gelir. Ayet şöyledir:

~ EY İMAN EDENLER! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında, hemen Allah’ı anmaya/ibadet yapmaya koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz bu, sizin için daha hayırlıdır. (Cuma 62/9).

“El-ğuduvv”  ile aynı kökten gelen “el-ğadâ (غَدَاءَ)” kelimesi de bunun bir başka delilidir. İlgili ayet şöyledir: “(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına “Öğle yemeğimizi (غَدَاءَنَا) getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi.” dedi.” (Kehf 18/62)

Bu ayete göre “ğadâ (غَدَاءَ)” kelimesi, sabah kalkıp yorulana kadar yol yürüdükten sonra yenilen yemeğe denir. Bir kişinin gece dinlendikten sonra sabah kalkıp yorulana kadar yürümesi yaklaşık olarak öğle vaktine denk gelir. “Ğadâ” kelimesinin öğle vakti olduğunun başka bir delili de “el-âsâl” kelimesidir. Çünkü bu kelimenin  müfredi/tekili olan “asîl (أَصِيلً)” Kur’an-ı Kerim’de “bükraten (بُكْرَةً)” kelimesinin zıddı olarak gelmektedir (Furkân 25/5, Ahzâb 33/42, Fetih 48/9, İnsân 76/25). “Bükraten (بُكْرَةً)” kelimesi, güneş ışıklarının yayılmaya başlamasından öğlene kadar olan zaman dilimini ifade eder. Buna göre “asîl (أَصِيلً)”, güneş ışıklarının zayıflamasıyla güneşin batışı arasındaki zamanı gösterir ki bu ikindi namazının vaktidir.  “el-ğuduvv (الْغُدُوِّ)” vakti “asîl (أَصِيلً)” vaktinden önce olduğuna ve “asîl (أَصِيلً)” de ikindi manasına geldiğine göre ayetlerdeki “el-ğuduvv (الْغُدُوِّ)” öğle vaktini gösterir.

[2] Bu ayetteki “öğle ve ikindi” ifadeleri, Allah’ı anmanın (zikir) ve bir önceki ayetteki Kur’an okumanın (kıraat) namazda olan ameller olduğunu gösterir. Buna göre, gündüz kılınan öğle ve ikindi namazlarında kıraat yüksek sesle olmaz, gece namazlarının (akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rekâtı ve sabah namazı) kıraati sesli olur. Cemaatle namaz kılınırken sabah namazında, akşam ve yatsı namazlarının ilk iki rekâtlarında -ki buna Cuma ve bayram namazlarının iki rekâtı da dâhildir- imam açıktan okurken cemaat susup imamı dinlemeli; imamın sessiz okuduğu diğer namazlarda (öğle ve ikindi namazlarının bütün rekâtlarında, akşamın üçüncü, yatsının üç ve dördüncü rekâtlarında) ve imamın sesinin duyulmadığı durumlarda ise cemaat de içinden kıraatte bulunmalıdır (A’raf 7/204).

[3] Zikir, bağlantılarıyla birlikte düşünülüp öğrenilen doğru bilgi, o bilgiyi kullanıma hazır tutmak, akla veya dile getirmektir (Müfredât ذكر md.). Doğru bilginin kaynağı Allah’ın ayetleridir. Bunlar, yaratılan ayetler ve indirilen ayetler olmak üzere iki türlüdür. Her birinden elde edilen doğru bilgi zikirdir (Enbiya 21/24, En’âm 6/80). İnsanı, sadece bu bilgi tatmin eder. (Ra’d 13/28) Allah’ı zikretmek; onu, kitabını ve yarattığı ayetleri dikkate almak, akıldan çıkarmamak ve onların üzerine düşünmektir. İnsan bunlardan bildiği kadarıyla sorumludur (Bakara 2/209).


Bağlantılı Ayetler: 7/55 18/28



« | Araf 205 | »


Ayetin Kelime Karşılıkları

#KelimeAnlamKök
1vezkurve hatırlaوَاذْكُرْ
2rabbekeRabbiniرَبَّكَ
3fiفِي
4nefsikeiçindenنَفْسِكَ
5tederruanyalvararakتَضَرُّعًا
6ve hifetenve korkarakوَخِيفَةً
7ve duneve olmayanوَدُونَ
8l-cehriyüksekالْجَهْرِ
9mineمِنَ
10l-kavlibir sesleالْقَوْلِ
11bil-guduvvisabahبِالْغُدُوِّ
12vel'asalive akşamوَالْاصَالِ
13ve laوَلَا
14tekunolmaتَكُنْ
15mineمِنَ
16l-gafilinegafillerdenالْغَافِلِينَ