YAPTIKLARINA bir karşılık ve Allah’tan caydırıcı bir ceza olmak üzere (yetki sahibi tarafından) hırsız erkekler ile hırsız kadınların tüm güçlerini / yetkilerini ellerinden alın (ve yargıya teslim edin)[*] Allah mutlak güç sahibidir, doğru hüküm / isâbetli karar verendir.
______________________
[*] Pek çok Mealde bu ayete anlam olarak; hırsızlık yapanın elini kesin, olarak verilir. Bu ayeti PARANTEZLER dikkate alınarak anlaşılmalı diye düşünüyorum?!
Yusuf as.’ın kardeşi Bünyamin ile ilgili yani hani Kralın Tasının onun çuvalından çıkması karşılığı olarak alıkonulması hükmü gibi. Alıkoymak ne demek: HAPSETMEK, MAHKÛM ETMEK… Bu şekilde hırsızlık yapan kişinin toplumun içinde bulunmaması, hırsızlık yapmak için elini bir şeyleri çalmasın diye HAPSETMEK / ALIKOYMAK hükmü verilir ki; işte elinin kesilme meselesinin gerçeği budur! Hırsızlık yapmasının önüne geçmektir hapse mahkum ederek. Mahkûmiyeti döneminde ıslah edilmelidir ve tövbe etmesi sağlanmalıdır, anlamında okuyoruz biz bu vb. ayetleri.
38. Ayet Açılımı: (KARŞILIKSIZ para basmış ya da devlet / kamu malından veya hizmetinden gerek direkt, gerekse ihâleye fesat karıştırmak suretiyle çıkar/menfaat sağlayarak hırsızlık yapmış yetkililerin) yaptıklarına bir karşılık ve Allah’tan caydırıcı bir ceza olmak üzere (yetkilerini kötüye kullanıp karşılıksız para basarak halkın cebinden veya kamu malından çıkar / menfaat sağlayarak) hırsız[lık yapan] erkekler ile hırsız[lık yapan] kadınların tüm güçlerini/yetkilerini ellerinden alın (ve yargıya teslim edin) Allah mutlak güç sahibidir, doğru hüküm / isâbetli karar verendir.
Biz ise bu ayeti MECAZEN / BENZETME / ÖRNEKLEME şeklinde bir anlatım tarzı olarak görüyor ve şöyle anlıyoruz; birincisi: Hırsızlık türü ne olursa olsun, öncelikle hırsızlık yapılmaması için bütün yolların kapatılması olarak anlıyoruz / okuyoruz bu ayeti. İkincisi; insanların bütün ihtiyaçları devlet tarafından karşılanmalı, kimse hırsızlık yapmaya cür’et edememeli. Yok eğer ihtiyaç sahibi olmadığı halde, yine bu eylemini devam ettirirse ve defalarca yakalanıp Hakim karşısına çıkartılıyorsa ve halk arasında fitne ve fücurun (kargaşanın, huzursuzluğun) yayılmasına sebebiyet veriyorsa?! Hakim tarafından bir daha yapmaması, tövbe etmesi gerektiği konusunda uyarılır. Yine tüm uyarılara rağmen hırsızlığa devam ediyorsa, artık son karar bu ayetin gereği şöyle uygulanabilir: O kişinin toplumun arasına salıverilmesi yerine bütün ihtiyaçları karşılanmak üzere ev hapsinde tutulmak koşuluyla gözaltına alınabilir. Hapishane sistemi olan bölgelerde yine ihtiyaçları karşılanarak gerekirse (Yusuf as.’ın kardeşi için uyguladığı hükümde olduğu gibi alıkonulup) hapsedilebilir. Bu karar yine toplumun huzuru için artık zorunlu hale gelmiş olur. Bu konuda bizim görüşümüz bu şekildedir; en doğrusunu Allah bilir.
Çünkü hemen bu ayetten sonra 39. Ayette: “Her kim de işlediği zulmünün (hırsızlığın) arkasından tövbe edip durumunu düzeltirse; kuşkusuz Allah onun tövbesini kabul eder. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” Yaptığı bu işin yani hırsızlığın hem kendisine ve hem de bir başkasına ZULÜM olduğuna gönderme yapılır. Yaptığı bu eylemi sonrası tövbe edip, durumunu düzeltirse Allah onun tövbesini kabul eder, buyurulur.
Peki hırsızlık yapan bir insanın eli hemen kesilirse, Allah’ın bu hükmü nasıl uygulanacaktır?! İşte Maide 39. Ayet gereği el kesme olayının olmadığını düşünüyoruz. Dediğimiz gibi bize göre; bütün hırsızlık yollarının kapatılmasını Yüce Rabbimiz öneriyor ve bu ayetten halkın yöneticiler tarafından aç susuz bırakılmaması gerektiğini anlıyoruz.