GÖKLERDEKİ ve yerdeki herşey Allah’a boyun eğer. Mülk (İmparatorluk, Mutlak İktidar) yalnızca O’nundur, Hamd da O’nadır (yaptığı herşeyi yerli yerince güzelce yapanadır!) O herşeye hakkıyla gücü yetendir.
Tegabun Suresi
İniş Sırası: 108 • Mushaf Sırası: 64 • Medeni Sure • 18 Ayettir
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla
(Rahman sıfatıyla bütün İnsanlara merhametiyle muamele eden ve Rahim sıfatıyla da bütün Müslümanlara rahmetiyle davranıp lütfu geniş olan Allah ın adıyla)
Tegabun 2
O sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir olmakta, kiminiz mümin. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.
Tegabun 3
Gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O’nun huzurunadır.
Tegabun 4
Göklerdeki ve yerdeki herşeyi bilir. Gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir. Allah göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
Tegabun 5
DAHA önce inkâr edip de inkârlarının cezasını tadanların haberi size gelmedi mi? Onlar için çok acıklı bir azap da vardır.
Tegabun 6
Bu, Rasûllerinin onlara apaçık mucizeler getirmeleri ve onların da; “(Bizim gibi) bir beşer[1] / insan mı bizi doğru yola iletecekmiş?” deyip de inkâr etmeleri ve yüz çevirmeleri sebebiyledir. Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını göstermiştir. Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye lâyıktır.
______________________
[1] Kur’an’da yer alan “Beşer” ve “İnsan” kavramları her ne kadar eş anlamlı gibi görünseler de ilgili ayetler incelendiğinde farklı bağlamlarda kullanıldıkları göze çarpar. Kavramlar arasındaki ortak nokta ise ikisinin de aynı varlığı ifade etmeleridir.
Rabbimiz, “kurumuş, yıllanıp kokuşmuş kara balçıktan” yarattığını ifade ettiği Adem için birbirini takip eden ayetlerde hem “insan” hem de “beşer” kavramlarını kullanıyor. Bu da Adem’in ve onun türünün yaratılış itibariyle bu iki vasfı taşıdığını gösterir. Bu vasıflar arasındaki farkın ne olduğunu da ilgili diğer ayetlerden öğreniyoruz.
a) Beşer
Kur’an, insan türüyle ilgili fizyolojik yapısı bağlamında bir şey söyleyeceği zaman “beşer” kavramını kullanmaktadır. Örneğin Yusuf’un (a.s) güzelliği karşısında ellerini kesen kadınlar onun bir “beşer” olamayacağını söylüyorlardı. (12/31) İnsanüstü bir varlık olduğuna gönderme yapıyorlardı da diyebiliriz.
Allah’ın elçileri de gönderildikleri toplumlarda “yeme-içme” gibi fizyolojik bazı özelliklerinden dolayı dışlanmışlardır. Zira toplumlar kendileri gibi etten kemikten bir beşer değil, bir melek talep ediyorlardı. İlgili bazı ayetler (23/33-34), (17/95-96).
Ölümlü bir varlık olarak yaratılmış olmamız da biyolojik yapımızla ilişkilidir. Rabbimiz bu gerçeği ifade ederken “beşer” kavramını kullanmaktadır (21/34).
b) İnsan
“İnsan” kavramının geçtiği ayetlerde insan türünün sosyal bir varlık olması özelliğinden bahsedilmektedir. Mesela, Rabbimiz insana öğrettiği şeylerden bahsederken bu kavramı kullanmaktadır (96/5), (55/3-4).
İnsanın özgür iradesiyle ortaya koyduğu davranışlarla ilgili de bu kavram kullanılır (103/2-3), (96/6-7).
Ayetlerde “sorumluluk ve imtihan” söz konusu olduğunda yine “insan” kavramı devreye girmektedir (33/72), (76/2).
İnsanın ahiretteki durumuyla ilgili ayetlerde de bu kavram kullanılır (79/34-35), (75/10), (89/23).
Sonuç olarak, ayetlerde “beşer” kavramı, insanın etten kemikten bir varlık olması bağlamında kullanılırken; “insan” kavramı irade ve sorumluluk sahibi sosyal bir varlık olması bağlamında karşımıza çıkmaktadır. Fakat başta ifade ettiğimiz gibi beşer de insan da farklı iki varlığın değil; aynı varlığın iki ayrı vasfıdır/özelliğidir.
Tegabun 7
İNKÂR DENLER, kesinlikle öldükten sonra diriltilmeyeceklerini iddia ettiler. De ki: “Hiç de öyle değil, Rabbime and olsun, mutlaka diriltileceksiniz, sonra da yaptıklarınız size elbette haber verilecektir. Bu, Allah’a kolaydır.”
Tegabun 8
Artık siz Allah’a, Rasûlüne ve indirdiğimiz nûra (Kur’an’a) iman edin. Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.
Tegabun 9
Toplanma vakti için Allah’ın sizi toplayacağı günü düşün. O gün aldanışın belli olacağı gündür. Kim Allah’a inanır ve faydalı bir işi en iyi şekilde yaparsa, Allah onun kötülüklerini örter ve onu içinden ırmaklar akan, sonsuz kalacakları cennetlere koyar. İşte büyük başarı budur!..
Tegabun 10
İnkâr eden ve âyetlerimizi yalanlayanlara gelince; işte onlar, içinde sonsuz kalmak üzere cehennemliklerdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!
Tegabun 11
ALLAH’ın izni / onayı olmaksızın hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a inanmak isterse / inanırsa Allah onun kalbini / duygusal zekâsını hidâyete / doğruya iletir. Allah her şeyi bilir.
Tegabun 12
Allah’a itaat edin, Rasûl’e de itaat edin. Eğer yüz çevirirseniz, bilin ki, elçimize düşen sadece apaçık bir tebliğdir.
Tegabun 13
Allah kendisinden başka hiçbir İlâh / Otorite bulunmayandır. Müminler yalnız Allah’a tevekkül etsinler.
Tegabun 14
EY İMAN EDENLER! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşmanlık yapabilecekler olabilir. Onlardan sakının/kendinizi koruyun. Ama affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız; şüphe yok ki Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.
Tegabun 15
Mallarınız ve çocuklarınız niyetinizin/gerçeğinizin açığa çıkarılmasıdır. Allah katında ise büyük bir ödül vardır.
Tegabun 16
O HALDE, gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için (Allah’ın tavsiye ettiği şekilde) harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar, kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
Tegabun 17
Eğer siz Allah’a, güzel bir borç (Allah’ın belirttiği işlere) verirseniz; Allah onu size, kat kat öder ve sizi bağışlar. Allah şükrün karşılığını verendir, halimdir.
Tegabun 18
O, gaybı da görünen âlemi de bilendir; mutlak güç sahibidir, doğru hüküm / isâbetli karar verendir.