Eğer ona, kendisine dokunan bir zararın ardından, tarafımızdan bir rahmet tattırırsak: “Bu benim hakkımdır. Ben kıyamet saatinin kopacağını sanmıyorum! Şayet Rabbime döndürülürsem, ayrıca, O’nun katında da benim için daha güzel şeyler vardır” (der). Biz inkâr edenlere mutlaka yaptıkları şeyleri haber vereceğiz. Onlara; kaba, çetin azaptan tattıracağız.
Fussilet 50
Bağlantılı Ayetler: 18/32»18/45 - 58/6
« Fussilet 49 | Fussilet 50 | Fussilet 51 »
Ayetin Kelime Karşılıkları
# | Kelime | Anlam | Kök |
1 | velein | ve eğer | وَلَئِنْ |
2 | ezeknahu | biz ona taddırırsak | أَذَقْنَاهُ |
3 | rahmeten | bir rahmet | رَحْمَةً |
4 | minna | kendimizden | مِنَّا |
5 | min | مِنْ | |
6 | bea'di | sonra | بَعْدِ |
7 | derra'e | bir zarardan | ضَرَّاءَ |
8 | messethu | ona dokunan | مَسَّتْهُ |
9 | leyekulenne | elbette der ki | لَيَقُولَنَّ |
10 | haza | bu | هَٰذَا |
11 | li | benim hakkımdır | لِي |
12 | ve ma | ve | وَمَا |
13 | ezunnu | sanmıyorum | أَظُنُّ |
14 | s-saate | kıyametin | السَّاعَةَ |
15 | kaimeten | kopacağını | قَائِمَةً |
16 | velein | eğer | وَلَئِنْ |
17 | rucia'tu | götürülmüş olsam bile | رُجِعْتُ |
18 | ila | إِلَىٰ | |
19 | rabbi | Rabbime | رَبِّي |
20 | inne | muhakkak | إِنَّ |
21 | li | benim için vardır | لِي |
22 | indehu | O'nun yanında | عِنْدَهُ |
23 | lelhusna | daha güzel şeyler | لَلْحُسْنَىٰ |
24 | felenunebbienne | biz mutlaka haber vereceğiz | فَلَنُنَبِّئَنَّ |
25 | ellezine | kimselere | الَّذِينَ |
26 | keferu | inkar edenlere | كَفَرُوا |
27 | bima | بِمَا | |
28 | amilu | yaptıklarını | عَمِلُوا |
29 | velenuzikannehum | ve mutlaka taddıracağız | وَلَنُذِيقَنَّهُمْ |
30 | min | -dan | مِنْ |
31 | azabin | azab- | عَذَابٍ |
32 | galizin | kaba | غَلِيظٍ |