BİZ her rasûlü mutlaka kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara iyice açıklasın. Bundan sonra Allah; (sapıklığı) isteyen / dileyen / tercih eden kimseyi sapıklığında[1] bırakır, (hidâyeti / doğru yolu) dileyen / isteyen / seçip tercih eden kimseyi de doğru yola iletir. O güçlüdür, doğru hüküm / isâbetli karar verendir.
______________________
[1] Allah kimseye zulmetmez veya kimseyi (şeytan da dahil) saptırmaz / azdırmaz. Ancak kul, kendi yaptığı amelleri sebebiyle sapıklığı kendisi hak etmiş oluyor (İblis / Şeytan da öyle). Bkz. Zümer 7; “O, kulları için küfre / inkâra razı olmaz!..” Veya: Allah, insan için iki yol belirlediğini vurgular. İnsan ya şükredici / mümin olur ya da nankör / kâfir olur, yani; iki yoldan birini kendisi tercihen seçer, anlamındadır. Dolayısıyla kul; iki yoldan birini isteyerek seçer, Allah ise onların bu seçimlerini onaylar. “Dileyen (sapıklığı isteyen, tercih eden) kimseyi sapıklıkta / sapıklığında bırakır”ın gerçeğe en yakın manâsı bu olabilir! Yine de en doğrusunu Allah bilir! Böylesine merhametli bir Allah’ın yarattıklarını saptırdığı inancı / düşüncesi / yaklaşımı bâtıldır / doğru değildir.