İŞTE BU YOLLA/böylece onları buldurduk ki, Allah’ın vadinin gerçek olduğunu ve kendisinde hiç şüphe olmayan kıyamet saatinin geleceğini bilsinler. Hani onlar, işlerini kendi aralarında birbirleriyle tartışıyorlardı: Bir kısmı; “Onların üzerine bir bina yapın, Rableri onların durumunu daha iyi bilir” diyorlardı. Onlar hakkında yapılan tartışmada galip gelenler: “Biz mutlaka onların üzerine bir mescit yapacağız” dediler.
Kehf 21
Bağlantılı Ayetler: 10/55 - 16/38 - 40/77
« Kehf 20 | Kehf 21 | Kehf 22 »
Ayetin Kelime Karşılıkları
# | Kelime | Anlam | Kök |
1 | ve kezalike | ve böylece | وَكَذَٰلِكَ |
2 | ea'serna | buldurduk | أَعْثَرْنَا |
3 | aleyhim | onları | عَلَيْهِمْ |
4 | liyea'lemu | bilsinler diye | لِيَعْلَمُوا |
5 | enne | şüphesiz | أَنَّ |
6 | vea'de | va'dinin | وَعْدَ |
7 | llahi | Allah'ın | اللَّهِ |
8 | hakkun | gerçek olduğunu | حَقٌّ |
9 | ve enne | ve şüphesiz | وَأَنَّ |
10 | s-saate | saatin(geleceğinde) | السَّاعَةَ |
11 | la | asla olmadığını | لَا |
12 | raybe | şüphe | رَيْبَ |
13 | fiha | onda | فِيهَا |
14 | iz | o sırada | إِذْ |
15 | yetenazeune | tartışıyorlardı | يَتَنَازَعُونَ |
16 | beynehum | kendi aralarında | بَيْنَهُمْ |
17 | emrahum | onların durumlarını | أَمْرَهُمْ |
18 | fe kalu | dediler | فَقَالُوا |
19 | bnu | bina edin | ابْنُوا |
20 | aleyhim | onların üstüne | عَلَيْهِمْ |
21 | bunyanen | bir bina | بُنْيَانًا |
22 | rabbuhum | Rableri | رَبُّهُمْ |
23 | ea'lemu | daha iyi bilir | أَعْلَمُ |
24 | bihim | onları | بِهِمْ |
25 | kale | dediler ki | قَالَ |
26 | ellezine | الَّذِينَ | |
27 | galebu | gâlip gelenler | غَلَبُوا |
28 | ala | عَلَىٰ | |
29 | emrihim | onların işine | أَمْرِهِمْ |
30 | lenettehizenne | mutlaka yapacağız | لَنَتَّخِذَنَّ |
31 | aleyhim | onların üstüne | عَلَيْهِمْ |
32 | mesciden | bir mescid | مَسْجِدًا |