Şimdi siz bu sözden mi[1] (Allah’tan gelen gerçek bilgiden / Hak olarak söylenmiş) / Kur’an’dan mı hayrete düşüyorsunuz?
______________________
[1] Burada orijinal metinde hadis kelimesi yer alır. Aşağıda ele alacağım Hadis kelimesini bilinen Hadis Külliyatına yani Muhammed as.’ın söylediği SÖZLER BÜTÜNÜ olarak Tarihi Vesikalarda dillendirilen konu ile ilişkilendirerek, sanki Allah azze ve celle Kulu ve Rasûlü Muhammed as’ı yıllar hatta yüzyıllar sonra YALANCI çıkarmak için söylenmiş sözler gibi algılanmasını istemem. Böyle bir bir şey olamaz?! Araplar bizim söz dediğimiz kelimeye hadis diyorlar, bu kadar basit. Allah, Kur’an’ın çeşitli yerlerinde yeri gelir Ayet ve Ayetlerimizi yalanlayanları gördün mü, der bazı yerlerde de BU SÖZÜ / SÖZÜMÜ yalanlayanlar BİZİ başbaşa bırak, der. Bu Yüce Rabbimizin ANLATIM TARZIDIR, Kur’an’a vakıf olanlar bunu bilir.
Biz bu şekilde verilen Ayetlerdeki kelimeleri bir süre HADİS olarak verdik, ancak baktık ki insanlar bu durumu istismar ediyorlar, işte Allah’ın Muhammed as.’a atfedilen HADİSLERİNE BİR REDDİYE olarak Ayetleri insanlara sunuyorlar ve biz bu yüzden vazgeçtik. Bizce hiçbir sıkıntı yok ha hadis olarak vermişsiniz, ha söz olarak. Lakin HADİS deyince Allah ile Kulu ve Elçisi olan Muhammed as.’ı KARŞI KARŞIYA GETİRME GİBİ BİR PROJE GELİŞTİRİLDİĞİNİ FARKETTİK, işte bu yüzdendir hadis değil de söz kelimesini tercih etmemiz.
Yine de Hadis kelimesi için detay bilgi vermeyi uygun gördük.
Hadis: اَللّٰهُ نَزَّلَ اَحْسَنَ الْحَد۪يثِ كِتَابًا مُتَشَابِهًا مَثَانِيَۗ ~ “Allah Kitabını / Kur’an’ını hadisin / sözün eşsiz güzelikte olanıyla, ikişerli (bir sistemle yani olumlusu olumsuzuyla çok anlamlı) örnekler vererek indirdi” diye de muhteşem bir ifâde vardır. Bu vb. ayetler ile şu anlaşılmamalı; bugün Allah Rasûlü Muhammed as.’a atfedilen rivayetlere biliyorsunuz Hadis ve Hadis Külliyatı deniliyor. Allah, yüzyıllar sonra ortaya çıkacak Muhammed as.’a ait olduğu söylenilen HADİSLERE gönderme yapıyor gibi algı yapanları ve bu algı çalışmalarını ayrı tutuyorum, Yüce Allah’ın böyle bir gönderme yaptığını/yapacağını düşünmüyorum. Allah’ın sözünden başka, haberinden başka olarak okumakta fayda var; Kur’an’ın Furkan gibi, Zikir gibi isimlerinden olan Hadis ismini?! Aşağıdaki notlarımın bu minvâl üzere değerlendirilmesini rica ederim.
Kur’an’da; Kur’an’ın çok farklı isimleri vardır; şimdi bunları sırasıyla ele alalım.
Kur’an’ı en güzel tanımlayan, ne demek olduğunu anlatan, özelliklerini belirten de şüphesiz bizzat kendisidir.
Kur’ân-ı Kerîm’de, “Kur’ân, Furkān, Kitâb, Zikr, Hadîs, Ahsenu’l-hadîs, Nûr, Rûh” isimleriyle geçmektedir.
“Mushaf, Hûdâ, Hakîm, Tenzil, Kelâmullah, Vahy” gibi çeşitli isimler ve sıfatlarla kullanılagelmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de “Kitâb” ismi, Kur’an’ı tarif ederken onlarca defa anılmıştır. “Toplanan, yazılan, bir araya getirilen” anlamında “Kitâb” ismiyle “toplanan, okunan, bir araya getirilen” anlamına gelen “Kur’an” isminin sıkça yer alması onun hem okunan hem yazılan bir ilahi bildiri olduğuna işaret etmektedir.
O Allah’ın sözü olduğunda hiç şüphe bulunmayan, Allah’ın emirlerine uygun yaşamak ve aykırı davranmaktan sakınmak isteyenlere doğru yolu gösteren ve öğreten bir “Kitap”tır. Her türlü kişisel ve toplumsal karanlıklardan aydınlığa; eşsiz galip ve övgüye lâyık olan Allah’ın yoluna çıkmak üzere; her şey için bir açıklama, bir doğru yol rehberi, bir rahmet ve Müslümanlara bir müjde olarak indirilmiş bir “Kitap”tır.
“Elif, Lâm, Râ. (BU), AYETLERİ sağlamlaştırılmış bir kitaptır! Sonra da hakîm olan ve her şeyin iç yüzünü bilen (Allah) tarafından açıklanmıştır.” (Hûd 1)
“Anılan, hatırlanan, öğüt” anlamına gelen “Zikr” kelimesi Kur’an-ı Kerim’in yüce isimlerindendir. Allah “ŞÜPHESİZ (bu) Zikr’i (Kur’an’ı Levh-i Mahfuzdaki Orijinalinden/Ana Kitap’tan); Biz indirdik/veri olarak aktardık ve elbette onun koruyucusu da Biziz!” (Hicr 9) buyurmaktadır.
“Hakkı batıldan, doğruyu eğriden, iyiyi kötüden ayıran” anlamında “Furkân” kelimesi de Kur’an’ın yüce isimlerindendir.
Allah’ın sözü için söz anlamında “Hadîs” ismi de bir ayette yer almış, Hadîs’in alemlerin Rabbinden indirildiği vurgulanmıştır.
Kur’an-ı Kerim’in yüce isimlerinden “sözün en güzeli” anlamına gelen “ahsenu’l-hadîs” de yer alır. Allah, sözün en güzelini uyum ve ahenkte, müjde ve tehdit, rahmet ve azap, cennet ve cehennem gibi karşılıklı ifadeli bir kitap olarak indirmiştir.
“Rablerinden korkan kişiler (onu ve anlamını okuyorlarken onun etkisinde kalır) ondan derileri ürperir!” (Zümer 23)
“Aydınlık ve aydınlatan” anlamına gelen ‘‘Nûr’’ kelimesi; “hak ve doğru yol”, “iman”, “öğüt”, “anlayış” anlamlarında pek çok ayeti kerimede yer alır. Ayrıca “nur kaynağı” veya “nurlandıran, her şeyi aydınlatan” anlamında kimi ayeti kerimede Allah’ı, Rasûlünü yahut İslam’ı tanımlamak üzere kullanılmıştır. “Nûr”, aynı zamanda Kur’an-ı Kerim’in yüce isimlerinden biridir. Yaptıklarımızdan hakkıyla haberi olan Allah’a, Resûlü’ne ve indirdiği o Nûr’a yani Kur’an’a inanmak kurtuluş reçetesidir.
“Geniş ve ferahlık verici olan” anlamına gelen “Rûh” kelimesi, Kur’ân-ı Kerîm’de yirmi bir yerde geçer. “Canlıların hayatını sağlayan, Cebrâil (AS) (rûhu’l-kuds, er-rûhu’l-emîn), büyük bir melek, rahmet, emir, yarattığı kulunun ruhunu bedenine yüklemekle meydana gelen, hayat” anlamlarında da kullanılmıştır. “Rûh” kelimesi “kalplere can veren” anlamında Kur’an-ı Kerim’i tanımlayan yüce isimler arasında yer alır. Allah’ın emrinden olarak kalplere can veren bir rûh, Kur’an indirilmiştir.
Kur’an Allah sözüdür, kelâmdır; doğru yola eriştiren Hadi ve Hüdâ’dır. Hem doğru yol yani es-sırâtü’l-müstakīmdir hem rahmet ve şifadır. Yücedir; alîdir, değerlidir, azîzdir. Sözleri hikmettir, hakîmdir, mübarektir. Allah katından indirilmiş, tenzîldir, vahydir. Arapçadır, Arabîdir. Müjdeleyendir, beşîrdir hem büşrâdır, hem uyarıcıdır nezirdir, hem açıklayıcıdır, beyandır. Zengin anlamlarıyla ve sadece okunuşuyla bile; okuyan, uygulayan, inanan herkesin gönlüne devadır.