Ateş!.. Sabah ve akşam[1] ona sunulurlar. Kıyamet saati gelip çattığı gün: “Firavun ailesini azabın en şiddetlisine[2] atınız!” denilir.
_____________________
[1] Yani hep uyarıldıkları o ateşe gece-gündüz (demek aslında) sonsuza dek/süresiz atılırlar, demektir. Bu ayet kabir azabına delil getirilir. Halbuki ölüm ile yeniden diriliş arasında geçen süre, insanın algılaması açısından gözü kapayıp açma hatta daha kısa bir süre gibidir. Kimse aradan geçen sürenin farkında olmaz (Nahl 16/77, Yasin 36/51–52, Kamer 54/46–50). Firavun gibi kafirler yeniden dirildiklerinde: “Vay halimize, uyuduğumuz yerden bizi kim kaldırdı?” diyeceklerdir (Yasin 36/52). Eğer kabir azabı çekiyor olsalardı, “Oh kurtulduk!” diye sevinmeleri gerekirdi. Dolayısıyla bu ayet kabir azabına delil getirilemez. Ayet, Firavun ailesinden birinin Musa aleyhisselama inandığını gören Firavun ve adamlarının nasıl çaresiz kaldıklarını ve hayatın onlara nasıl zindan olduğunu gösterme dışında bir anlama gelmez. Bu azab, bir önceki ayette “kötü azap” diye nitelenen azap ile ilgili bir tanımlamadır. Dünyadaki bu kötü azabı, nebilerine karşı çıkan bütün kafirler yaşarlar (En’am 6/155, 156, 157, Neml 27/4–5).
[2] Çetin, ayetteki (شديد) şedîd’in karşılığıdır. Şedîd, ‘güçlü bağla bağlı’ anlamındadır. Allah, vereceği cezayı, kulunun suçuna bağlamıştır (En’am 6/160).