İSTEYEN BİRİ, olacak azabı istedi.
Meariç Suresi
İniş Sırası: 79 • Mushaf Sırası: 70 • Mekki Sure • 44 Ayettir
Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.
Meariç 2
İnkârcılar içindir, onu önleyecek yoktur.
Meariç 3
Yükselme derecelerinin sahibi Allah katındandır.
Meariç 4
MELEKLER ve Ruh, O’nun huzuruna miktarı elli bin yıl olan bir günde yükselirler!
Meariç 5
Öyleyse sen güzelce sabret!
Meariç 6
Çünkü onlar onu uzak görürler.
Meariç 7
Biz ise onu yakın görüyoruz.
Meariç 8
O GÜN gökyüzü erimiş maden gibi olur!
Meariç 9
Dağlar da atılmış yün gibi olur!
Meariç 10
Hiçbir yakın dost, bir yakın dosta hâlini soramaz.
Meariç 11
Birbirlerine gösterildikleri hâlde! Suçlu, o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını,
Meariç 12
eşini ve kardeşini.
Meariç 13
Ve kendisini barındıran soyunu sopunu/akrabalarını.
Meariç 14
Yeryüzündekilerin hepsini verse de, kendisini kurtarsa…
Meariç 15
Hayır hayır! Doğrusu o, alevlenen/yalın bir ateştir;
Meariç 16
başın derisini kavurur,
Meariç 17
sırt çevirip tersine gideni kendisine çağırır.
Meariç 18
Ve (servet) biriktirerek (ekonomiye kazandırmayıp) stok yapanları!
Meariç 19
GERÇEK ŞU Kİ, insan; pek hırslı ve aç gözlü!
Meariç 20
Kendisine kötülük dokunduğu zaman, sızlanır.
Meariç 21
Ona iyilik dokunduğu zaman, cimrilik eder!
Meariç 22
Salâtlarında / dinlerini yaşamakta / ibadetlerinde bilinçli olanlar, böyle değildir / bunun dışındadır!
Meariç 23
Onlar, salâtlarında / dinlerini yaşamakta / namazlarında süreklidirler.
Meariç 24
Mallarında, belirli bir hak vardır,
Meariç 25
hem isteyen ve hem de yoksun/mahrum bırakılanlar için.
Meariç 26
Onlar din/hesap gününü tasdik ederler.
Meariç 27
Onlar Rablerinin azabından korkarlar.
Meariç 28
Çünkü Rablerinin azabından emin olunamaz.
Meariç 29
Onlar edep yerlerini/iffetlerini koruyanlardır.
Meariç 30
Ancak eşleri yahut yönetimlerine/hizmetlerine verilen malik/sahip olup hakimiyetleri altında olanlarla[*] suç (haram) olmayan birliktelikler (noter ve şahitler huzurunda yapılan sözleşmeli evlilikler)[2] başka! Çünkü onlar bundan dolayı kınanmazlar/sorumlu tutulmazlar.
______________________
[2] Nedir bu haram olmayan birliktelikler/evlilikler?! Bir savaş sonrası esir düşen erkek köle ve kadın köle. Kadın köleye cariye denilmiştir. Bu İslâm/Kur’an öncesi bir nitelemedir ve Kur’an ile bu anlayış yıkılmıştır. İslâm’da hiçbir şekilde kölelik yoktur. Ayrıca aşağıda YILDIZLI dipnotu da okumanızı öneririm. Savaş durumunda erkeklerin zayi olup, kadınların nüfusa göre oranlarının aşırı şekilde fazla olması ve bu yüzden maddi-manevi ihtiyaçlarını evlilik ile/meşru yoldan sağlayamamaları durumunda, -kadınların fuhşiyata sapmalarının önlenebilmesi için- yasal düzenleme ile; evli olanların birden fazla eş almalarına (geçici bir süre, yani; denge sağlanıncaya kadar) izin verilebilir. Aynı şekilde, durumu iyi olan bekâr erkeklere de yasa çıkarılabilinir. Bunu her ülkenin hukuk düzeni ayarlar, şahısların isteğine bırakılamaz. İslâm’da kişinin keyfine göre çok evlilik yoktur. Allah tek eşliliği önermektedir.
[*] ma مَا
meleket مَلَكَتْ
eymanuhum أَيْمَانُهُمْ
Sağ elinizin sahip olduğu ya da oldukları Kur’an’da ‘sağ’ genelde ‘güç kuvvet’ anlamında kullanılır: İslâm öncesi bir uygulama olan kölelik (esir erkek) ve cariyeliğin (esir kadın) İslâm’da/Kur’an’da yeri yoktur.
O gün yürürlükte olan bir uygulama olduğu için Kur’an’da bu konulara da; ‘ma meleket eymanuhum’ veya ‘eymanuhunne’ olarak gelen kelimeler sağ elinizin sahip oldukları olarak değinilmiştir.
Geçmişte ve bugün de bilindiği üzere kadın esirler Cariye olarak adlandırılmıştır.
Oysa Kur’an’da CARİYE kelimesi kullanılmaktadır, hem de CRY kökünden farklı gelişte tam 64 yerde geçmektedir ve esir köle kadınlarla (cariyelikle) hiçbir ilgisi yoktur.
TERİMLER başlığında CARİYE başlığı adı altında bu konuya değinilmiştir. Tekrar etmekte fayda var: Esir alınan erkek kişiye köle, kadın ise cariye diye adlandırılmıştır.
Muhammed as.’a gelen Kur’an/İslâm ile esir kadın ve erkeklerin bir vesile ile (bedelleri ödenerek veya Müslümanlarla evlendirilerek özgürleştirilmeleri ve serbest bırakılmaları sağlanmıştır.
Bugün ise savaş olmayan bölgelerde bu mesele şöyle yorumlanabilir: Mâlık/hak sahibi oldukları/hakimiyetleri altında olanlardan kasıt; ülkelerine bir vesile ile çalışmaya gelmiş, iş yerlerinde/fabrikalarında çalışan vatandaş olmayan kadın ya da kadınlar olabilir, diye düşünüyoruz. En doğrusunu Allah bilir.
Bu kişiler diğer çalışan vatandaş olan erkek ya da kadınlarla evlendirilebilirler. Bir başka deyimle; savaş ortamında Müslümanların tarafına bir şekilde geçmiş kadınlar da olabilir veya Ülkelerine çalışmaya gelmiş olanlar da olabilir.
Son söz olarak: Savaşta veya barışta fark etmez; özel veya resmi evlilik sözleşmeleri olmadıkça yani nikâh yapılmadıkça hiçbir kimse kadınlara dokunamaz yani cinsi münasebette bulunamaz, Allah bunu yasaklamıştır, haram kılmıştır; yapan zina etmiş olur.
Meariç 31
Ama kim bunun ötesini isterse, işte onlar haddi aşanlardır.
Meariç 32
Onlar emanetlerini ve sözleşmelerini gözetenlerdir!
Meariç 33
Onlar şahitliklerinde dürüsttürler.
Meariç 34
Onlar, (salâtlarına / dinlerine zıt iş yapmayarak) salâtlarını / dinlerini koruyanlardır.
Meariç 35
İşte onlar, cennetlerde ikram görenlerdir!
Meariç 36
ŞİMDİ inkârcılara ne oluyor ki? Önünde şaşkın şaşkın koşuşuyorlar;
Meariç 37
sağdan ve soldan bölük bölük!
Meariç 38
Onlardan her biri nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?
Meariç 39
Hayır, asla! Biz onları, bildikleri şeyden yarattık.
_____________________
ADEM AS.’IN YARATILIŞI İLE İLGİLİ AYETLER LİNKİ;
Yukarıdaki ayette şöyle bir parantez koymuştuk: (Allah ilk/sıfır yaratılışın devamı olarak bugün) diye. Biz parantezleri konuyla ilgili Kur’an Bütünlüğünde geçen ayetlerden alıp koyduk ki; İlköğretim, Ortaöğrenim ve Lise Seviyesindeki kardeşlerimiz konuyla ilgili bağlantıyı daha rahat kurabilsinsinler. Aynı zamanda Kur’an Kültürüyle henüz yeni tanışan bütün insanları düşünerek koyduk. Zaten Mealimiz: KELİME KELİME, MOTOMOT yani bir Çeviri/Meal değil biliyorsunuz, nedir peki: KUR’AN’IN KUR’ANCA ANLAM OKUYUŞU diye sunduk bu yüzden.
Bkz. Bakara 2/30; İsa’nın Yaratılışta durumu Adem’n durumu gibidir olarak gelen Ayeti Al-i İmran 59; Araf 7/189; Müminûn 23/12; 25/Furkân 54; 32/Secde 7; 35/Fâtır 11; 37/Saffât 11; 38/Sâd 71; 38/Sâd 72; 40/Mü’min 67; 53/Necm 32.
Meariç 40
DOĞULARIN ve batıların Rabbine yemin olsun ki, Biz elbette güç yetirenleriz;
Meariç 41
onların yerine kendilerinden daha iyilerini getirmeye! Üstelik Bize engel olabilecek (güçleri) de yok.
Meariç 42
O halde bırak onları dalsınlar ve oynayadursunlar vadolunan günlerine kavuşuncaya dek…
Meariç 43
O gün onlar, hızlı hızlı kabirlerinden çıkarlar; sanki dikili hedeflere doğru koşuyorlar gibi!
Meariç 44
Gözleri düşüktür / baygındır, kendilerini bir zillet kaplamıştır! İşte, kendilerine söz verilen gün, bugündür!