Âd’dan sonra, sizi hulefa/yöneticiler/halifeler[1] (onların yerine geçenler/mirasçılar olarak) yaptığını/atadığını/muhalif varlıklar olarak oluşturduğunu hatırlayın. Sizi yeryüzünde yerleştirdi; onun düzlüklerinde saraylar kuruyorsunuz ve dağlardan evler yontuyorsunuz. Allah’ın nimetlerini hatırlayın da yeryüzünde bozguncular olarak fesât/terör çıkarmayın.”
______________________
[1] Halife / Halifeler: Birbirlerinin yerine bir şekilde geçenler olarak ilk etapta anlamakta fayda var. Yönetici olarak ta karşımıza çıkar. Davud as.’ı yeryüzünde halife / yönetici yaptık, der örneğin. Fakat bir başka anlam olarak ta (insan) muhalif bir varlık olarak karşımıza çıkıyor. En başta kendisini yaratana muhalif oluyor. Allah’ın emri olan: Şu ağaca yaklaşma, dediği hâlde bu emrini çiğniyor. Daha sonra insanın bir başka insanlarla ihtilâf etmesi, birbirlerine muhalif olmaları, birbirlerinin yerine / koltuğuna göz dikmeleri, birbirinin ayağını kaydırması vs. pek şekilde örneklendirebiliriz.
Halife: Birinin ölüp yerine yenisinin geçmesi, bir coğrafyada bir toplumun (yeryüzünde yüzyılda bir değişen neslin) ortadan kaldırılıp yeni bir toplumun getirilmesi/gelmesi gibi. “Allah’ın halifesi” olmaz. Allah’ın yerine birinin geçmesi (temsilci/ortak olarak) imkânsız olduğu için. “Allah’ın halifesi” terimi yanlış ve bâtıl bir ifadedir.
İhlâs Suresi’ni burada hatırlamakta fayda var: O’nun hiçbir şeye ihtiyacı yoktur.
Ancak HALİFE; yeryüzünde bugünkü anlamda bir Devletin başında yani iktidarı elinde bulunduran YÖNETİCİYE de denilmiştir.
Halife aynı zamanda Devlet Başkanı olarak ta anlaşılmalıdır. Çünkü bu anlamda Nebilere: Falan Nebi’yi yeryüzünde Halife / Yönetici kıldı, şeklinde gelen ayetler vardır.
Günümüzde Başkan ya da Cumhurbaşkanı bu kavramı karşılamaktadır.
Yeryüzünde Allah’ın Halifesi anlayışı Tasavvuf kaynaklıdır. Tasavvuf; Allah’ın Halifesi (yeryüzündeki temsilcisi) olarak gördüğü için bu anlamda Allah’a şirk koşmaktadır.
Allah böyle bir yetkiyi hiçbir kimseye (yarattıklarına) vermemiştir.
Dediğimiz gibi bugün yönetim sistemi olarak Devletin başındaki kişiye Cumhurbaşkanı değil de Halife diye isim konulabilir, burada bir sıkıntı olmaz.
İSLÂM’A RAĞMEN OLUŞTURULAN PARALEL DİN OLAN TASAVVUF EHLİNİN KİTAPLARINDAN BİR ÖRNEK (Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları).
~ «Hilâfet, vekâlet gibi asâletin mukâbili olarak başkasına niyâbet etmek yâni az veya çok onun yerini tutarak onu temsil etmek demektir. Burada halîfe, vekil mânâsında olup, Allâh’ın irâdesini yeryüzünde temsîl eden, emir ve nehiylerini tatbîk eden kimse demektir. Buna göre insan, Allâh’ın nûrunu tamamlamasına bir vâsıta ve vesîle olacaktır.[2] Vekâlet, aynı zamanda aslın nâibine bir şeref bahşederek onu tekrîm etmesidir. Cenâb-ı Hakk’ın peygamberlerini yeryüzünde halîfe kılması da bu kabîldendir. Zâten insana üflenen rûhta da, böyle bir emâret yâni bir yönetme vasfı bulunmaktadır.»
[2] Nitekim Cenâb-ı Hak, İmâm-ı Âzam, İmâm Buhârî, Ahmed bin Hanbel Hazretleri, diğer mezhep imamlarımız ve tasavvuf büyüklerimiz gibi zâtları kıyâmete kadar dîninin devâmı için vesîle kılmıştır.