Hani İbrahim; “Ey Rabbim! Bana ölülere nasıl hayat / ruh verdiğini göster” demişti. (İbrahim aslında / gerçekte bu sorusuyla Allah’ın ilmine, yani sıfırdan nasıl yarattığına vakıf olmak istemişti. Allah ta ona): “İnanmıyor musun?” deyince; “Kesinlikle (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onların her birini bir dağın üzerine koy / bırak. Sonra da sen onların hepsini kendine çağır. (Bir de bakarsın ki) sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah; mutlak güç sahibidir, doğru hüküm / isâbetli karar verendir.”
Bakara 260
Bağlantılı Ayetler: 7/57 75/36 75/40
« Bakara 259 | Bakara 260 | Bakara 261 »
Ayetin Kelime Karşılıkları
# | Kelime | Anlam | Kök |
1 | ve iz | ve bir zaman | وَإِذْ |
2 | kale | demişti | قَالَ |
3 | ibrahimu | İbrahim | إِبْرَاهِيمُ |
4 | rabbi | Rabbim | رَبِّ |
5 | erini | bana göster | أَرِنِي |
6 | keyfe | nasıl | كَيْفَ |
7 | tuhyi | dirilttiğini | تُحْيِي |
8 | l-mevta | ölüleri | الْمَوْتَىٰ |
9 | kale | (Allah) dedi | قَالَ |
10 | evelem | yoksa | أَوَلَمْ |
11 | tu'min | inanmadın mı | تُؤْمِنْ |
12 | kale | (İbrahim) dedi ki | قَالَ |
13 | bela | Hayır (inandım) | بَلَىٰ |
14 | velakin | fakat | وَلَٰكِنْ |
15 | liyetmeinne | tatmin olması için | لِيَطْمَئِنَّ |
16 | kalbi | kalbimin | قَلْبِي |
17 | kale | dedi | قَالَ |
18 | fehuz | o halde tut | فَخُذْ |
19 | erbeaten | dördünü | أَرْبَعَةً |
20 | mine | -dan | مِنَ |
21 | t-tayri | kuşlar- | الطَّيْرِ |
22 | fe surhunne | onları alıştır | فَصُرْهُنَّ |
23 | ileyke | kendine | إِلَيْكَ |
24 | summe | sonra | ثُمَّ |
25 | c'al | koy | اجْعَلْ |
26 | ala | üzerine | عَلَىٰ |
27 | kulli | her | كُلِّ |
28 | cebelin | dağın | جَبَلٍ |
29 | minhunne | onlardan | مِنْهُنَّ |
30 | cuz'en | bir parça | جُزْءًا |
31 | summe | sonra | ثُمَّ |
32 | d'uhunne | onları (kendine) çağır | ادْعُهُنَّ |
33 | ye'tineke | sana gelecekler | يَأْتِينَكَ |
34 | sea'yen | koşarak | سَعْيًا |
35 | vea'lem | bil ki | وَاعْلَمْ |
36 | enne | şüphesiz | أَنَّ |
37 | llahe | Allah | اللَّهَ |
38 | azizun | daima üstün | عَزِيزٌ |
39 | hakimun | hüküm ve hikmet sahibidir | حَكِيمٌ |