EY (MUHAMMED) bu Vahiy / Risâlet / Elçilik Görevi ile direkt muhatap olan ve (Nebi olarak aldığı haberi olduğu gibi, hiç değiştirmeden kelime kelime iletmekle) ağır sorumluluk altına girerek bu görevi yüklenen! (VE EY SEN; inanarak mübelliğ / tebliğ görevine talip olan Müslim / Mümin kişi!)[1]
______________________
[1] Müddessir Suresi ile Allah; Muhammed as.’ı Risâlet Görevi ile sorumlu tutuyor. Nebilik bir Ünvandır, Rasûllük ise Allah tarafından yetkili kılınmış Elçidir / Görevlidir!
Rasûl (Arapça: رسول), İslâm dininde insanları müjdelemek ve uyarmak için Allah tarafından gönderilen kişilere verilen isimdir. Kelime anlamı olarak: “Tasarrufa hakkı olmaksızın, birinin sözünü olduğu gibi bir başkasına bildiren kimse“ anlamına gelir.
Rasûl-Risâlet
Arapçada Nebî dışında Peygamber anlamına gelen diğer bir kelime Rasûldür. Bu kelime (r-s-l) fiilinden türemiştir. (Rasûl) kelimesi (fe’ûl) vezninde olup (şekûr) ve (ğafûr) kelimeleri gibi mübalağa bildiren bir isimdir. Bu kelime sözlükte yavaş yavaş gitmek, teennî ile hareket etmek anlamındadır. Bu kelime, bazen “gönderme” anlamında kullanılır ki, rasûl kelimesi buradan türemiştir. Yine bu kelimenin “taşınan söz” anlamı da vardır. Buradan hareketle resûlün “gönderilmiş elçi” veya “elçinin getirmiş olduğu mesaj” anlamlarına geldiğini söyleyebiliriz.
Kur’ân’da Rasûl kelimesi Peygamberler için kullanıldığı gibi Melekler ve İnsanlar için de kullanılmaktadır. Bu yönüyle Resûl, Nebî kelimesine göre daha genel bir kullanıma sahiptir. Kur’an’da Peygamber anlamında kullanılan kelimelerden biri de mürsel’dir. Bu kelime r-s-l fiilinin if’âl kalıbının ismi mef’ûlu olup, “gönderilmiş elçi” anlamındadır.
Rasûl kelimesi ıstılahî olarak “Allah’ın, ilahî emir ve hükümlerini insanlara tebliğ etmekle sorumlu olarak gönderdiği ve kendisine kitap ve şeriat vererek bir misyon yüklediği peygamber” şeklinde tarif edilmiştir. Rasûl kelimesinin bu tanımında Nebî’den farklı olarak vurgu yapılan noktanın kendisine yeni bir şeriat veya kitap verildiği sonucu ortaya çıkmaktadır.
Müddessir 1. Ayeti şöyle değerlendirmekte fayda var: Ey kendisine sorumluluk yüklediğimiz ve henüz bunun bilincine varamayan?! Cebrail’den aldığı ilk emirler ile sarsılan Rasûl?! Müddessir Suresi’ne kadar henüz ne olup bitiyor tam olarak kavrayamayan veya Kur’an’ı okuyup duran ama sorumluluk bilincinde olamayan tüm inanan insanlara hitabetmektedir. Ki böyle algılamakta (Allah’a davet anlamında) yeniden dirilmek, uyanmak için her zaman fayda vardır. Direkt ilk muhatap Nebi / Rasûl sav. olduğu gibi; ta kıyâmete kadar gelip geçecek tüm Ümmeti, insanoğlunu da kuşatıcı/insanoğluna hitap eden küresel ayetlerdendir. Artık Nebi ve Kur’an okuyan her insan; bu Sureye kadar (üç yıl gibi) belirli bir eğitimden geçmiştir ve kalkıp insanları uyarma emrini almıştır. Bu da gösteriyor ki; sorumluluk bilincine sahip olmuş, olgunlaşmış bir kişilik ortaya çıkmıştır. Buradan şunu da rahatlıkla görebiliyoruz; Alak, Kalem, Müzzemmil Sureleri ile yaklaşık 3 yıldır donatılan / Kur’an okuyarak kendisini donatan bir insan / her inanan insan; insanların karşısına çıkabilir; Rabbini anlatabilir; Rabbine ve Kur’an’a davet edebilir!..