Nahl 36

Ant olsun, Biz her ümmet / uygarlık / medeniyet / topluluk için: “Allah’a kulluk edin ve tağuttan[1] (dini kendi çıkarları için kullanan kim olursa olsun onlardan) kaçının” diye uyaran (görevli) bir rasûl / elçi gönderdik.[2] Böylelikle Allah onlardan kimini (doğru yolda gitmek isteyenleri) doğru yola iletti, onlardan kimine (dalâleti / sapıklığı tercih edenlerin) de dalâlet / kendi sapıklıkları üzere kalmaları hak oldu.[3] Şimdi yeryüzünde gezin / seyahat edin de yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün![4]

_____________________
[1] Tağut, haddini aşmakta ileri giden insan ve cin şeytanlarıdır. Biz daha çok kendi çıkarları için insanları sömüren, kullanan ve kendilerine kul köle edinen din adamları, cemaat liderleri olarak bugün tanımlıyoruz. (En doğrusunu Allah bilir). Elbette bununla birlikte yeryüzünde otoriteyi Allah’a değil de kendilerinde görenler (Firavun gibiler) için de verdiğimiz yerler oldu. Bu vb. kişiler, yoldan çıkmakla kalmaz ayetleri ya yok sayarak ya da anlamlarını bozarak başkalarının da haddini aşmasına ve yoldan çıkmasına sebep olurlar (Bakara 2/256, 257Nisa 4/51,60,76; Maide 5/60Zümer 39/17).

[2] Yunus 10/47.

[3] A’raf 7/30.

[4] Âl-i İmran 3/137, En’am 6/11, Zuhruf 43/23, 24, 25.


Bağlantılı Ayetler: 7/59 7/65 7/73 7/-85 21/25 35/24 39/71 67/6 67/11



« | Nahl 36 | »


Ayetin Kelime Karşılıkları

#KelimeAnlamKök
1velekadve andolsunوَلَقَدْ
2beasnabiz gönderdikبَعَثْنَا
3fiiçindeفِي
4kulliherكُلِّ
5ummetinmilletأُمَّةٍ
6rasulenbir elçiرَسُولًا
7enidiyeأَنِ
8a'budukulluk edinاعْبُدُوا
9llaheAllah'aاللَّهَ
10vectenibuve kaçınınوَاجْتَنِبُوا
11t-tagutetagutdanالطَّاغُوتَ
12feminhumonlardanفَمِنْهُمْ
13menkimineمَنْ
14hedahidayet ettiهَدَى
15llahuAllahاللَّهُ
16ve minhumve onlardanوَمِنْهُمْ
17menkimine deمَنْ
18hakkathak olduحَقَّتْ
19aleyhiüzerlerineعَلَيْهِ
20d-delaletusapıklıkالضَّلَالَةُ
21fesiruişte gezinفَسِيرُوا
22fiفِي
23l-erdiyeryüzündeالْأَرْضِ
24fenzuruve bakınفَانْظُرُوا
25keyfenasılكَيْفَ
26kaneolmuşكَانَ
27aakibetusonuعَاقِبَةُ
28l-mukezzibineyalanlayanlarınالْمُكَذِّبِينَ