Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla.

Enfal 1

(EY MUHAMMED!) Sana ganimetler hakkında soruyorlar. (Tarafımızdan onlara) De ki: “Ganimetler[in dağılımı]; Allah’a (Allah’ın önermesine/verin dediği yerlere göre yapılır) ve Rasûlüne aittir (Rasûl/Devlet de Allah’ın önerisi üzere/Allah’ın dağıtılmasını istediği alanlarda ihtiyaç sahiplerine dağıtır). O hâlde eğer müminler iseniz Allah’a karşı gelmekten sakının, aranızı düzeltin, Allah ve Rasûlüne itaat edin.”

Enfal 2

Müminler ancak o kimselerdir ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun ayetleri kendilerine okunduğu zaman, onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.

Enfal 3

Onlar namazı gereği gibi kılan, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden Allah’ın tavsiye ettiği şekilde harcayan kimselerdir.

Enfal 4

İşte onlar gerçekten müminlerdir. Onlara Rableri katında yüksek mertebeler, bağışlanma ve cömertçe yaratılmış rızık vardır.

Enfal 5

NASIL Kİ, Rabbin seni haklı gerekçelerle evinden çıkarmıştı. Müminlerden bir grup ise bu konuda kesinlikle isteksizlerdi.

Enfal 6

Gerçek apaçık ortaya çıktıktan sonra, sanki göz göre göre ölüme sürülüyorlarmış gibi, seninle o konuda tartışıyorlardı.

Enfal 7

Hani Allah; size iki taifeden birini, o sizindir diye vadediyordu. Siz de güçsüz olanın sizin olmasını istiyordunuz. Oysa Allah sözleriyle hakkı meydana çıkarmak ve saldırgan kâfirlerin ardını kesmek istiyordu.

Enfal 8

Bu, suçlular hoşlanmasa da Allah’ın gerçeği ortaya çıkarması ve yanlış olanı ortadan kaldırması içindi.

Enfal 9

Hani Rabbinizden yardım istiyor, yalvarıyordunuz. O da; “Ben size art arda bin melekle yardım ediyorum” diye cevap vermişti.

Enfal 10

Allah bunu sadece bir müjde olsun ve onunla kalpleriniz yatışsın diye yapmıştı. Yoksa yardım ancak Allah katındandır. Şüphesiz Allah; mutlak güç sahibidir, doğru hüküm / isâbetli karar verendir.

Enfal 11

HANİ (Allah) kendi tarafından bir güvenlik olarak sizi hafif bir uykuya daldırıyor; sizi temizlemek, sizden şeytanın vesvesesini gidermek, kalplerinizi pekiştirmek ve ayaklarınızı sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur yağdırıyordu.

Enfal 12

Hani Rabbin meleklere; “Ben sizinle beraberim. İman edenlere sebat/direnme gücü verin. Ben saldırgan kâfirlerin kalplerine korku salacağım. Şimdi vurun boyunlarının üstüne. Vurun, onların bütün parmaklarına” diye vahyediyordu.

Enfal 13

Bu, onların Allah’a karşı gelmeleri ve Rasûlüne zulüm yapmalarındandır. Her kim de Allah’a karşı gelir ve Rasûlüne zulüm yaparsa; bilsin ki, Allah’ın cezası şiddetlidir.

Enfal 14

İşte şimdi siz tadın onu! Kâfirlere bir de cehennem azabı vardır.

Enfal 15

EY İMAN EDENLER! Savaş düzeninde iken saldırgan kâfirlerle karşılaştığınızda sakın onlara arkanızı dönmeyin/dönerek kaçmayın.

Enfal 16

-Savaş taktiği olarak düşmanı vurmak için çekilme ya da diğer bir birliğe katılmak durumu hariçböyle bir günde, her kim onlara arkasını dönerse/dönüp kaçarsa mutlaka o; Allah’ın gazabına uğramış olur. Onun varacağı yer de cehennemdir. Ne kötü varılacak yerdir orası!

Enfal 17

Onları siz kendi arzunuz ile öldürmediniz. (Sizinle savaşı onlar başlattıkları için), Allah onları öldürmenize izin verdi. Attığın(oklar)ı arzu ederek atmadın. Allah atmanıza müsaade etti. Müminlere yapılanların karşılığını vermek için! Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Enfal 18

İşte durum bu! Bir de Allah kâfirlerin tuzağını zayıf düşürendir.

Enfal 19

(Ey inkârcılar!) Eğer fetih istiyorsanız işte size fetih geldi. Eğer vazgeçerseniz, bu sizin için daha hayırlı olur. Eğer dönerseniz Biz de döneriz. Çok olsa bile topluluğunuz size hiç fayda vermez. Çünkü Allah müminlerle beraberdir.

Enfal 20

EY İMAN EDENLER! Allah’a ve Rasûlüne itaat edin ve (Kur’an’ı) dinlediğiniz halde ondan yüz çevirmeyin.

Enfal 21

İşitmedikleri halde; “İşittik” diyenler gibi de olmayın.

Enfal 22

Şüphesiz, yeryüzünde yürüyen canlıların Allah katında en kötüsü, akıllarını kullanmayıp (gerçekleri) duymak istemeyenler, (hakikatleri) söylemek istemeyenlerdir.

Enfal 23

Allah onlarda bir hayır (hakka yöneliş) olduğunu bilseydi, elbette onların işitmelerine yardım ederdi. Onlarda yöneliş olmadığı için işitseler bile, mutlaka yine yüz çevirerek dönüp giderlerdi.

Enfal 24

Ey iman edenler! Size hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah’ın ve Rasûlü’nün çağrısına uyun ve bilin ki Allah, kişinin kalbinden/duygusal zekâsından/aklından geçeni bilir. Yine bilin ki, O’nun huzurunda toplanacaksınız.

Enfal 25

İçinizden sadece zulmedenlere erişmekle kalmayacak olan bir azaptan sakının ve bilin ki Allah azabı çetin olandır.

Enfal 26

O vakit hatırlayın ki, siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz; insanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki şükredesiniz.

Enfal 27

EY İMAN EDENLER! Allah’a ve Rasûlüne hainlik etmeyin. Bile bile kendi emanetlerinize de hainlik etmeyin.

Enfal 28

Bilin ki mallarınız ve çocuklarınız açığa çıkar(ıl)ma aracı(nız)dır. Allah katında ise büyük bir ödül vardır.

Enfal 29

EY İMAN EDENLER! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O size, Furkanı/iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayışı verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.

Enfal 30

HANİ kâfirler seni tutuklamak veya öldürmek ya da (Mekke’den) çıkarmak için bir plân yapıyorlardı. Onların bir plânı varsa Allah’ın da bir plânı vardı. Allah plân yapanların (ve plânları boşa çıkaranların) en hayırlısıdır.

Enfal 31

ONLARA karşı ayetlerimiz okunduğu zaman; “Duyduk, istesek biz de bunun benzerini elbette söyleriz. Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir” dediler.

Enfal 32

Hani onlar; “Ey Allahım, eğer şu (Kur’an) senin katından inmiş, hak (kitap) ise hemen üzerimize gökten taş yağdır veya bize çok acıklı bir azap getir” demişlerdi.

Enfal 33

Oysa sen onların içinde (yaşıyor) iken, Allah onlara (helâk/toplu imha ile) azap edecek değildi. Bağışlanma dilerlerken de Allah onlara azap edecek değildir.

Enfal 34

Onlar Mescid-i Haram’dan (müminleri) alıkoyarken ve oranın bakımına ehil de değillerken, Allah onlara ne diye azap etmesin? Oranın bakımına ehil olanlar, ancak Allah’a karşı gelmekten sakınanlardır. Fakat onların birçoğu bilmiyor.

Enfal 35

Onların (müşriklerin), Kâbe’nin yanında kıldıkları namazları (ibadetleri / duaları) ıslık çalıp el çırpmak[*] gibi bir şeydir. Öyle ise (ey müşrikler), inkâr etmekte olduğunuzdan dolayı tadın azabı.

_____________________
[*] Kur’an’ın üslûbu / özelliği, daha doğrusu özelliklerinden biri de İMA yoluyla anlatım yaparak insanların zihinlerini aktif hâle getirerek, akıllarını çalıştırmalarını murad etmesidir! İşte burada salatuhum kelimesi onların namazları olarak çeviriliyor / veriliyor, aslında bir sıkıntı yok. Şöyle de verilebilir onların salâtları olarak yani. Onların kıldıkları namazları diye gelseydi şöyle olur: akımüssalat ya da ikamessalat olarak geldiğinde Namazı gereği gibi (bilinen ritüellerle, rükünleriyle birlikte tas tamam) kılarlar, kılanlar anlamı verilirdi. Bugün ritüel olarak kılınan namazı anlarız.

Burada müşriklerin de Namaz kıldıklarını (Namaz İbadetini yerine getirdiklerini) görüyoruz. Bugün yok mu, elbette bugün de müşrikler namaz kılarlar. İşte Allah; onların o kıldıkları Namazlarının kabul görmediğini ifade etmek için: Sizin kıldığınız namaz, el çırpmak ve ıslık çalmaktan ibaret diyerek ima yoluyla kabul görmediğini ifade etmektedir.

İma yoluyla anlatımın sözlük anlamlarından ikisini örnek verelim;

1. Anlam: Üstü kapalı bir biçimde belirtme, dolaylı olarak sezdirme.

Benzer: Anıştırma.

2. Anlam: Açıkça belirtilmeyen, dolaylı olarak anlatılan, sezdirilen şey.

Enfal 36

ŞÜPHE yok ki, inkâr edenler; mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar ve daha da harcayacaklardır. Sonra bu mallar onlara bir iç acısı olacak, sonra da yenilgiye uğrayacaklardır. İnkâr edenler toplanıp cehenneme sürüleceklerdir.

Enfal 37

Allah; pis olanı temizden ayırır, pis olanların hepsini, birbiri üstüne koyup yığarak cehenneme koyar. İşte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.

Enfal 38

İNKÂR EDENLERE söyle: Eğer (iman edip, düşmanlık ve savaştan) vazgeçerlerse, geçmiş günahları bağışlanır. Eğer (düşmanlık ve savaşa) dönerlerse, öncekilere uygulanan ilahi sünnet/kanun/yasa, devam etmiş olacaktır.

Enfal 39

Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din (insan hak ve özgürlükleri; saldırganlara karşı ne yapılması gerektiği konusunda, Allah’ın hükümleri) tamamen Allah’ın dediği şekilde uygulanıncaya kadar, onlarla savaşın. Eğer vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

Enfal 40

Eğer yüz çevirirlerse bilin ki, Allah sizin dostunuzdur. O, ne güzel dosttur ve O, ne güzel yardımcıdır!

Enfal 41

BİLİN Kİ ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a (Allah’ın önermesine/verin dediği yerlere göre verilir/yapılır) ve Rasûl’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer siz Allah’a ve hak ile bâtılın birbirinden ayrıldığı o gün, -yani iki ordunun karşılaştığı o gün- kulumuza indirdiklerimize inanıyorsanız (buna uyarsınız). Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.

Enfal 42

HANİ siz vadinin (Medine’ye) yakın tarafında, onlar uzak tarafında, (işkence gördükleri için; Mekke’den kaçan müminlerin bıraktığı eşyaların, satılmak üzere Şam’a doğru taşındığı) kervan, sizin aşağınızdaydı. Şayet buluşmak üzere sözleşmiş olsaydınız dahi, bu şekilde bir araya gelemezdiniz. Fakat Allah adaleti gerçekleştirmek için buna izin verdi ki; helak olan açık bir delille helak olsun, yaşayan da açık bir delille yaşasın. Şüphesiz Allah elbette hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

Enfal 43

Hani Allah, sana onları rüyanda az gösteriyordu. Eğer sana onları çok gösterseydi elbette gevşeyip, o iş hakkında birbirinizle çekişirdiniz. Fakat Allah (sizi) bundan korudu. Çünkü O, göğüslerin özünü hakkıyla bilendir.

Enfal 44

Hani o gün karşılaştığınız zaman; savaş başlamadan önce onları gözlerinize az gösteriyor, sizi de onların gözlerinde, (korkup gitmesinler diye) azaltıyordu ki, Allah adaleti gerçekleştirsin. Sonunda bütün işlere izin vermek Allah’a aittir..

Enfal 45

EY İMAN EDENLER! Bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki, kurtuluşa eresiniz.

Enfal 46

Allah’a ve Rasûlüne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.

Enfal 47

Şımarıp böbürlenmek insanlara gösteriş yapmak ve Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını kuşatıcıdır.

Enfal 48

Hani şeytan onlara yaptıklarını süslemiş ve: “Bugün artık insanlardan size galip gelecek yok, mutlaka ben de size yardımcıyım” diyor, (zihinlere düşünce veriyordu). Fakat iki taraf yüz yüze gelince verdiği sözden dönüp; “Ben sizden uzağım. Çünkü ben sizin görmediğiniz şeyleri görüyorum. Ben Allah’tan korkarım. Allah cezası çetin olandır” demişti.

Enfal 49

HANİ münafıklar ve kalplerinde hastalık bulunan kimseler; “Bunları dinleri aldatmış” diyorlardı. Halbuki kim Allah’a tevekkül ederse hiç şüphesiz Allah; mutlak güç sahibidir, doğru hüküm / isâbetli karar verendir.

Enfal 50

MELEKLER, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına/sırtlarına vura vura: “Haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını aldığında, bir görseydin!